4: ölmek ya da öldürmek

243 37 121
                                    

Son Feci Bisiklet-Uyku
Stray Kids-Silent Cry

Min Lalisa'dan

Jimin dediğim şeyi hızlıca yerine getirmiş ve Hoseok'a ulaşmıştı. Ona olayı anlattığımızda büyük bir şok yaşayıp inanmakta zorluk çekse de acele etmemiz gerektiğini söyleyince hemen devreye girmişti.

Hacker bir arkadaşını arayıp numarayı atmıştık yaklaşık on dakika önce ve üçümüz de oldukça gergindik bu yüzden tamamen bir sessizlik vardı. Çıt bile çıkarmadan bekliyorduk oturduğumuz yerden.

Hoseok'un telefonu bildirim ile aydınlandığında hepimiz hareketlenmiştik. Hoseok ekranı açıp ismi sesli bir şekilde okudu. "Lee Chang." İlk kez duyduğum bu isim ile kaşlarım çatılırken Hoseok devam etti okumaya. "Yaklaşık on sene önce bir kadını zorla alı koymaktan ve onu günlerce yanında durmaya zorlamaktan yargılanmış. Sekiz sene hapis yatmış, iki sene önce çıkmış. Jisoo'nun vurulduğu zamanlarda yani." Susup zorla yutkundu. Hepimizin kafası hala olayı tam olarak çözemiyordu.

"Kimi alı koymuş?"

"Lee Ye-rin." Söylediği isim tanıdık geldiğinde aniden kaşlarım çatılmıştı. Lee Yerin. "Soy isimleri aynı. Bir şeyler çıkar mı ki?" Jimin'in sorusu ile Hoseok omuz silkti. "Varsa da bulamayız. İkisinin de kimliğini bilmiyorum soy ağaçlarına bakmam imkansız."

İsmi nereden hatırladığım aklıma düşer gibi olduğunda kalbim hızlandı ve bir anda Hoseok'a döndüm. "Jungkook'un soy ağacına bak. Kimlik bilgileri bende var." İkisinin de kaşları çatılmıştı hızla. "Ne alaka Lalisa?"

"Çabuk Hoseok!" Bağırmam ile bilgisayara yöneldiğinde bir yerlere girmişti. Kimlik bilgilerini söylediğimde ise hızlıca önümüze bir soy ağacı açılmıştı. Hoseok gözlerini kısarak ekrana baktığında saniyeler içerisinde duraksadı ve dehşetle mırıldandı. "O kadın anneleriymiş." Doğru hatırlamış olmam ile bir nefes verdiğimde Jimin de küfür mırıldanmıştı. "Siktir." Ve üzerinden süre geçmeden Hoseok bu defa daha büyük bir şaşkınlık ile konuştu. "Lan bu herifte dayısıymış amına koyayım."

"Ne?" Büyük bir şokla ekrana yaklaştığımda gördüğüm isim ile gözlerim irice açılmıştı. Numaranın sahibi dayısıydı? Jisoo yaşıyorsa onu yanına hapseden kişi de dayısıydı o zaman?

"Sikeyim! Jungkook dayısından bir kere bile bahsetmedi? Neden?" Soruma kimsenin verebileceği bir cevap yoktu. Bu yüzden sessizlik biz olayı sindirene kadar, yani epeyce sürdü.

Jimin bir kaç dakika sonra ayağa kalkıp olayları hem kendi kafasında hemde bizim kafamızda toparlamak için konuşmaya başladı. "Jisoo ve Jeon'un bir dayısı var. On yıl önce annelerini, yani kendi kardeşini zorla alı koyup yanında tuttuğu işin sekiz yıl hapis ile yargılanıyor. İki yıl önce hapisten çıkıyor ve o yıl içerisinde Jisoo vuruluyor, onun öldüğünü düşünüyoruz. Ama bir hafta kadar önce Chaeyoung'u arayan kişi resmen oydu. Numaranın sahini ise dayısı. Yani Jisoo iki yıldır dayısı ile. Ama onu kim vurdurdu? Neden öldü gösterildi? Neden dayısı iki yıldır onu evde tutuyor ve ölü göstermeye devam ediyor. Zorla tutulduğu açık çünkü benimle konuşurken ağlamaktan helak olmuştu."

Kafamın içinde bir çığlık atıp bende ayaklandığımda Hoseok'ta kalkmış ve dolu gözleri ile bana bakıp konulmuştu. "Ne yapacağız? Yoongi'ye gidelim. Lütfen. O halledebilir Lalisa." Dedikleri ile başımı hızlıca iki yana salladım. "Olmaz. Abim zaten yeterince delirdi. Karşısında geçip bu olanları anlatırsam neler olur aklım bile ermiyor. Biz halledeceğiz bunu. Üçümüz. Önce o adama ulaşmamız gerek. Beni kesin tanıyordur bu yüzden ikinizden biri ile yapacağız bunu. Sonra evini bulacağız. O zamanda Jungkook'dan yardım alacağım. Jisoo'ya sağ sağlim ulaşana kadar bu konu hakkında Yoon'a tek kelime edemeyiz." Net bir şekilde söylediğim cümleler sonrası Hoseok hayal kırıklığı ile bana baksana Jimin onaylamıştı. Çünkü o da abimi tanıyordu.

black swans, twoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin