Bölüm şarkısı;
Sezen Aksu: Tükeneceğiz🖤
Bir gram uyku uyuyamadığım geceyi sadık dostum kitapalarımla sabah ettikten sonra kalkıp okulum için hazırlanmaya başlamıştım. Bacaklarıma siyah kalın bir çorap üzerine kalın ekoseli bir etek geçirdim. Üstüme sade boğazlı bir badi geçirip saçlarımı tarayıp sıkı bir at kuyruğu yaptım. Yüzümede hafif bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Büyük geniş kol çantama yatağımın altından derslerim için ihtiyacım olan kitapları alıp koydum. Kışa henüz yeni girdiğimiz için havalar soğuktu. O yüzden uzun siyah kaşe kabanımı üzerime geçirdikten sonra odamdan çıktım.
Saat henüz erken olduğu için babam yatıyordu ama annem onun aksine çoktan uyanmış mutfakta bir şeyler ile uğraşıyordu. Ona görünmeden parmak uçlarımda dış kapıya doğru gitmeye çalıştım ama kapının kulpunu kavrar kavramaz sesini duydum.
"Kız sabahın bu köründe nereye böyle?"
Yutkundum ve yakalanmış olmanın verdiği gerginlikle yavaşça arkamı dönüp anneme baktım. Kazağını direklerine kadar kıvırmış ellerini beline koymuş sorgularcasına bana bakıyordu. "Sedef'in yanına." Sesimi elimden geldiğince masum çıkarmaya çalışmıştım.
"Ne sedef'i?" Annemin sesi aksiydi. "Geç içeri mahallenin kadınları gelecek bugün."
"Ne olmuş geliyorlarsa, bana ne."
"Ne demek bana ne? Sözlendin ya dün seni görmeye gelecekler."
"Sözlendim de ne oldu? Değiştim sanki de beni görmeye geleceklermiş. Onların tek derdi dedikodu yapmak." Diye hormudandım.
"Terbiyesiz çok konuşmada gel bana yardım et."
"Üzgünüm annecim ben gidiyorum sen kendin karşılarsın dedikodu komitesini." Ukalaca gülümseyip anneme uzaktan öpücük attım. Annem laflarım üzerine gözlerini iriltti. Eğilip ayağında ki terliğe uzanacağı vakit ondan önce davrandım ve kapıyı açıp kendimi dışarıya attım. Kapı kapandığı an terlik gürültüyle kapıya çarptı. Sırıtarak kısa ve eski botlarımı ayaklarıma geçirdim.
Gün henüz yeni ağardığı için mahalle sakindi. Sabahın soğuk esintisi hafifçe tatlı bir meltem şeklinde esiyordu. Evimin olduğu sokaktan çıktıktan sonra köşeyi döndüm. Okula gitmek için önce merkeze gidiyordum daha sonra oradan bir minibüse binip okulumun orada iniyordum.
Henüz daha evimden bir kaç sokak ötedeyken arkamdan bir arabanın yaklaştığını ve kornaya bastığını duydum. Sokak boştu ve tek ben vardım. Mahallenin serserileri diye düşünüp dönüpte arabaya bakmadım. Daha sonra araba tam yanımda benimle beraber gitmeye başladığında bakışlarım istemsizce arabaya döndü. O sırada Kara Ömer'le göz göze geldim. Yani dün akşam sözlendiğim adamla.
Benim onu görmemle beraber durmam bir oldu. Ben durunca o da arabasını durdurdu. Kapıyı açıp dışarıya çıktıktan sonra bana baktı.
"Günaydın?" Yapısı gereği olsa gerek sesi serttti ama yüzünde sakin bir ifade vardı.
"Günaydın." Onunla karşılaşmayı beklemiyordum. Bu yüzden şaşkındım ve şaşkınlığım sesimede yansımıştı.
"Ben işe gidiyordum ama sonra seni gördüm." Bakışları gözlerimden ayrılıp üzerime düştüğünde olduğum yerde kıpırdandım. "Sen nereye gidiyorsun?"
"Ben..." Ne diyeceğimi bilemeyerek duraksadım. Normalde Sedef'in yanına gittiğimi söylerdim ama Sedef'in evi geride kalmıştı. Ömer'in kara gözleri bir cevap beklercesine beklentiye gözlerime bakıyordu. "Ben şeye... Gidiyorum."