19. Bölüm: "Kurtarıcı"

104K 5.8K 462
                                    

Bölüm şarkısı;
Köfn & Yıldız Tilbe: Bi tek ben anlarım

🖤

O yanımdaydı. İşte bu hissettiğim tüm acılara değerdi.

Ömer beni evine getirmişti. Annemi ve babamı düşünmemeye çalıştım. Oturma odasında ki koltukta oturmuş Ömer'i beklerken ellerim dizlerimin üzerindeydi. Nedenini bilmediğim bir utanç beni kapladı. Ömer'in beni böyle görmesini istemiyordum. Ama bir yanımda şuan da onun yanında olmak ve iyi hissetmek istiyordu. Ben içimde birbirine girmiş hislerimle boğuşurken Ömer odadan içeriye girdi.

Elinde biraz buz, pamuk ve içinin su dolu olduğunu tahmin ettiğim kase vardı. Hemen yanıma oturdu ardından buzu yavaşça çeneme doğru tuttu. Ani soğukluk beni irkiltti. Ömer ben irkilince daha dikkatli bir şekilde buzu tutmaya devam etti.

"Güzelim buzu tutmam gerekiyor, bende yaranı temizleyeyim." Dediğini yapıp buzu tuttuğumda Ömer'de pamuğu suya bastırıp dudağımın köşesinde ki yarayı temizlemeye başladı.

Çatık kaşlarıyla yaramı temizlerken, "Şerefsiz!" Diye homurdandı. "Onun kolunu kırmalıydım!"

Gözlerim anında dolarken, "Ömer." Diye fısıldadım. Şu an oldukça hassastım ve en ufak şey beni paramparça edebilirdi. Gerçi daha ne kadar parçalana bilirdim bilmiyordum.

"Tamam yavrum." Dedi ama öfkesini kontrol etmekte zorlandığını görüyordum. "Sadece..." Gözlerini sıkıca yumup açtı. "Sadece bakmaya bile kıyamadığım yüzünü bu halde görmek beni mahvediyor."

"Sorun değil." Diye mırıldandım buruk bir sesle. "Alışığım."

Ömer sözlerim üzerine duraksadı ve bana baka kaldı. Onun tepkisi üzerine ancak anladım sözlerimin ne anlama geldiğini. Tedirgin bir ifade ile ona baktım.

"Ömer-"

"Bu ne demek!" Diye bağırdı. "Seni sürekli dövüyor mu?"

Ne diyeceğimi bilemeyeğince sessizlik kilidi dudaklarıma vuruldu. Sessizliğim Ömer'in öfkesinin daha da artmasına neden oldu. Elinde ki kaseyi önümüzde ki masaya bırakıp, oturduğu yerden bir hışımla kalktı. Onun kalkmasıyla beraber bende oturduğum yerden kalktım. Bedenimde ki kemer izleri sızladı. Yüzüm acıyla buruşsa bile bunu umursamadım. Odadan çıkmak üzere olan Ömer'i kolundan tutttup durdurduğumda, "Nereye gidiyorsun?" Diye sordum.

Ömer sıktığı dişlerinin arasından, "Onun hesabını keseceğim!" Diye fısıldadı. Sesi fısıltıdan ibaret olsada içinde ki kasırgayı hissediyordum.

"Hayır,"

"Hayır mı?" Ömer sinirle güldü. "Senin canını yakan birine bunun hesabını soramayacağımı mı söylüyorsun?"

"O kişi benim babam." Malesef.

"Babalar kızlarının canını yakmaz. Tam tersine saçlarının teline zarar gelse canları yanar." Ömer'in kara harelerinde ki ifade kalbime bir bıçak gibi saplanıyordu.

Ömer'in kolunu tutan elim yanıma doğru düştü. "İnsan babasını seçemiyor işte." Sesimde ki ruhsuz ton babam tarafından öldürülen ruhumdan yükselmişti.

Ömer'i bakışlarında bir şeylerin parçalandığını gördüm ama onu umursamadım. Koltuğa geri dönüp oturduğum da bakışları hala üzerimdeydi.

"Bunu kabullen-"

"Bunu kabullenmedim." Diyerek kestim Ömer'in sözlerini. "Sadece yapabileceğim bir şey yok."

Ağır Abi | Mahalle KurgusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin