Bölüm şarkısı;
Duman: Köprüaltı🖤
Dudaklarından dudaklarıma dökülen hisler vardı.
O an için hislerimizin yoğunluğu o kadar fazlaydı ki, birilerinin bizi bu halde görebilme ihtimalini düşünemiyorduk.
Gerçi ağaçların arasında kalan karanlık bir köşedeydi bank. Birileri gelmediği sürece görmezdi. Yinede açık alandaydık ve hissettiğim tutkunun yanında, birilerine yakalanma ihtimalimizin gerginliği de vardı.
Uzun bir süre öpüştükten sonra nefes alma ihtiyacı ile geri çekildik. Dudaklarım sızlıyordu ve nefes nefeseydim. Ömer'in kara bakışları ela gözlerimi bulunca utanarak gözlerimi gözlerinden çektim ve yüzümü omzuna bastırarak bakışlarından kaçındım.
"Şimdi saklanabilirsin ama, bir ay sonra omzuma saklanmana izin vermeyeceğim." Ömer boğuk bir sesle gülünce, homurdanarak omzuna vurdum.
"Ömer!"
Kucağından inmedim, ama biraz kıpırdanarak oturmak için daha rahat bir pozisyon aldım. Başımı omzuna iyice yasladığımda, Ömer'in de bir eli saçlarımı buldu ve yavaşça saçlarımı okşamaya başladı.
Zaman akmaya devam ederken, bizde gelecekle ilgili hayaller kurmaya devam ettik. Konu çocuk kısmına gelince Ömer'in hevesini fark etmiştim. Ama ben çocuk konusunda onun kadar hevesli değildim. Tabi ki çocuğumuz olsun isterdim ama okulum bitmeden böyle bir şeyi istemiyordum.
"Elbette kız veya erkek diye ayırmıyorum ama kız çocuğum olmasını her şeyden çok istiyorum."
"Ya oğlumuz olursa?" Başım omzunda, gözlerim kucağımda tuttuğum ellerindeydi.
"Kız olana kadar devam."
"Tabi." Diye homurdandım.
"Futbol takımı kurabiliriz."
Gözlerim irice açıldı. Başımı yasladığım omzundan kaldırıp Ömer'e baktım. "Dalga mı geçiyorsun? En fazla iki çocuk."
"Tuğba cidden iki çocukla kalacağımızı düşünüyor musun?"
"Evet."
"Hayal kurmaya devam et güzelim. Beş çocuğumuz olacak."
"Rüyanda görürsün." Diye homurdandım. Başımı tekrar omzuna yasladığımda Ömer gülüyordu.
"Zaten rüyamda gördüm. Ondan diyorum."
Ömer görmese bile gözlerimi devirdim. "Dedim ya anca rüyanda."
Ömer yalandan beni boğuyormuş göğsüne bastırdığında ellerinden kurtulmaya çalıştım. Güzel kokusu burnuma dolup bana güzel hissettirse bile saçlarımı bozması sinirimi bozdu. "Ya Ömer, bırak!" Zar zor güçlü kollarından kurtulup kucağından indiğimde Ömer gülüyordu. Somurtkan bir ifadeyle bankta ona uzak kalan köşeye oturdum. Bozulan saçlarımı düzeltirken Ömer'e de kirpiklerimin arasından kötü kötü bakmayı ihmal etmedim. Saçlarımı düzeltikten sonra işaret parmağımı tehdit edercesine Ömer'e doğru uzattım. "Ömer bana bak-"
"Baktım." Kara harelerinde kalbimi hızlandıran duygularla bana bakarken, söyleyeceğim şeyleri çoktan unutmuştum. Oturduğu yerden kayarak dibime girdi. Ona karşı tehdit edercesine uzattığım parmağım göğsüne çarptı.