Bölüm Şarkısı;
Emir Can İğrek: KorArkadaşlar bir önceki bölüm, kemer olayı vardı. Çoğunuz ilk sefer için ağır bulmuş. Düşününce bende öyle buldum ve o sahneyi değiştirip bölümü güncelledim. Yani kemer olmadı yok öyle bi şey tamam mı
Bu arada ben kitaplarımda cinsel içerikli sahne yazmıyorum. Yani bu kitaba özel yazmamazlık yapmadım bilginiz olsun
Neyse keyifli okumalar size💞
🖤
Evliliğimizin ikinci günüydü ve Ömer işe gitmişti. Sadece ilk gün izin yapabilmişti. Düğün yüzünden yapılan borçların ödenebilmesi için çalışmaya ara verememişti. Altınları alması için ısrarda bulunsamda beni kesin bir dille red etmişti. Her şeyi omuzlayıp rahat etmem için onca yükün altına girmesi beni fazlasıyla üzüyordu...
Ömer'i sabah işe gönderdikten sonra yatağa geçip tekrar uyumuştum. Öğlene doğru uyandıktan sonra kalkıp bir şeyler atıştırmış ardından, doğum kontrol hapımı içmiştim. Ömer'le hiç korunma konusunda konuşmamıştık ve bu konuda ne düşünüyordu bilmiyordum. Ne olursa olsun korunduğumu bilmesi gerektiği için akşam eve geldiğinde bu konuyu onunla konuşmaya karar verdim.
Ev çok dağınık değildi ama ben yinede detaylı bir temizlik yapmıştım. Temizlik bittikten sonra mutfağa geçmiş akşam için yemek yapmaya başlamıştım. İlk olarak Ömer'in en sevdiği tatlı olan sütlacı yapmış ardından tabaklara pay ederek dolaba koymuştum. Diğer yemekleride aynı şekilde hazırladıktan sonra mutfakta ki saate kısaca göz attım. Ömer bir saate gelirdi.
Yatak odama geçip kıyafetlerimi değiştirdim. Üzerime siyah asklı, yaka kısmında dantel detayı olan mini bir gecelik geçirdim. Ardından aynanın karşısına geçip kendime baktım. Normalde evlenmeden önce evde sürekli eski pijamalarımı giyerdim. Şimdi böyle gecelikler giymek biraz tuhaf dursada hoşuma gitmişti. Kendimi tam olarak sürekli eleştirdiğim o yeni gelinler gibi hissediyordum.
Ben yatak odasında oyalanırken kapı çalmıştı. Yatak odasından kapıyı açmaya gittim. Geçen sefer yaşadığım 'süpriz' olayından sonra tekrar aynı şekilde utanç verici bir durum yaşamamak için, kapıyı açmadan önce delikten bakmıştım. Ömer'i tek başına gördüğüm an ise hiç beklemeden kapıyı açmıştım.
"Hoşgeldin!" Aniden Ömer'in kollarına atıldığımda afalladı ama hemen ardından sarılışıma karşılık verdi.
"Hoşbuldum yavrum,"
Boynuna doladığım kollarımı sıkılaştırarak başımı boynuna iyice gömdüm. "Seni çok özledim." Sanki günlerdir onu görmüyormuş gibi konuşmam onu güldürdü.
"Eve her geldiğimde böyle karşılanmazsam bozuşuruz."
Gülerek geri çekilirken, "Cicim ayları ya şimdi o yüzden." Diye mırıldandım.
Yalandan kaşlarını çattı. "Ne cicim ayları, atmış yaşına geldiğimizde de böyle karşılanmak istiyorum."
Aklıma gelen şeyle bir anda, "Ömer!" Diye bağırınca irkildi. "Biz beraber yaşlanacağız!"
"Günaydın yavrum." Ayakkabılarını çıkarıp içeri girerken gülüyordu. Kapıyı kapatıp, içinde ekmek olan poşeti ondan aldım.
"Ya gülme. Bu ciddi bir konu. Yaşlanacağız ve her yerimiz buruş buruş olacak."
"Yani?"
"Yanisi çirkin olacağım." Huysuz bir ifadeyle yüzümü buruşturdum. Yaşlanmak düşüncesi canımı sıkmıştı. Elbette ki yaşlı insanlar çok tatlıydı ama şu an için yaşlandığımı düşünmek fena halde canımı sıkmıştı.