20. Bölüm: "İhtilâl"

90.5K 5.9K 459
                                    

Bölüm şarkısı;
AliFiru: İhtilâl

🖤

Ömer dediğini yapıyor sürekli olarak beni arayıp duruyordu. Akşam işten çıktığında ise direkt olarak buraya geliyor, beni görüyor öyle eve geçiyordu. Yüzümde ki ve vücudumda ki yara izleri kullandığım ilaçlar ile neredeyse geçmişti. Evden çıkıp gitmemin üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti. Bu süreçte annem ablamlarda kaldığım üçüncü gün çıkıp gelmişti.

Ablamın dediği gibi babam tüm hıncını annemden çıkarmıştı. Yüzünde ki yaralar kimse tarafından görünmesin diye akşam vakti gelmişti. Beni eve geri dönmem için ikna etmeye çalışmıştı.

"Mahalleli evi terk edip, ablanda kaldığını anlarsa ne deriz." Demişti. "Eve geri dön. Hem düğüne de az kaldı gelinliğinle çıkarsın baba evinden."

"Baba evi, tabi." Annemin kurduğu cümlede ki baba evi beni acı duygular eşliğinde güldürdü.  "Boşuna nefesini tüketme geri gelmeyeceğim."

"Tuğba yapma kızım." Annem ağlamaklı ela harelerini bana dikti. Sol gözü mosmordu ve şişmişti. Onu muhtemelen benim eve dönmem için babam dövüp göndermişti. Bana söylediği sözlerinde babama ait olduğunu biliyordum. Bakışlarımı annemin yüzünden çekip, odanın bir köşesinde her şeyden habersiz oyuncaklarıyla oynayan Eda'ya diktim. Annem yanıma oturup elimi tuttu. "Kızım eve dön lütfen. Ben baban için senden özür diliyorum."

"Gelmek istemiyorum." Dedim sesimi ifadesiz tuttmaya çalışarak. "Hem... Hem Ömer'de izin vermez."

"Kızım eve dönmezse baban..." Annem bir anda sustuğunda bakışlarım onu buldu. Cümlenin devamını o söyleyememiş olsa bile ben biliyordum. Eğer eve dönmezsem babam onu döverdi, beni eve döndüremediği için.

Anneme karşı belkide ilk defa o gün bencilce davrandım. Tuttuğu elimi elinden çektim ve içimde kopan fırtınaya rağmen ifadesiz bir şekilde ona baktım. "Gelmiyorum."

O gün annemi reddettikten sonra, salondan çıkıp bir kaç gündür kaldığım misafir odasına geçmiştim. Şimdi kaldığım misafir odasında ki koltukta uzanıyordum. Sabah güneşi çoktan doğmuştu. Eniştem sabahın erken saatinde kalkıp işe gitmişti. Bir haftadır burada kalmama bir şey dememişti ama daha fazla burada kalırsam bu durum hoş olmayacaktı. O eve dönmeye mecburdum. Bir süre daha babam olacak o adama katlanmam gerekiyordu...

Ablamla beraber kahvaltı yaptıktan sonra ondan aldığım bluzu ve eteği giymiş, ardından evden dışarıya çıkmıştım. Sıcak havanın altında yavaş yavaş yürüyerek Ömer'in iş yerine geldim. İçeriye girdiğimde ön kısmın boş olduğunu gördüm. Muhtemelen arka tarafta kalan kısımda çalışıyordu.

Odada ki büyük gri kapıyı aralayıp arka tarafa giden koridora girdim. Koridora girer girmez, çalışan makinalardan yükselen gürültülü sesler kulağıma doldu. Koridorun sonunda ki kapının tam önünde adımlarım duraksadı. Kapının üst kısmında yuvarlak cam bölme vardı. Cam bölmeden içeriye kısaca göz attım ve Ömer'i gördüm.

Onu geçen gördüğüm şekildeydi. Altında yine sadece eskimiş bir pantolonla çalışıyordu. Üstü çıplaktı ve güzel fiziği gözler önündeydi. Elimde olmadan onun süzdüğüm vakit, sanki buraya geldiğimi hissetmiş gibi bakışları kapı tarafını buldu ve o an camın ardından bakışlarımız birbirini buldu.

Beni burada görmek onu şaşırtsa bile şaşkınlığını üzerinden çabucak atmıştı. Hemen yakınında duran çalışana anlayamadığım bir şeyler söyledi. Onu dinleyen çalışan başını aşağıya yukarıya doğru sallayarak onayladı. Hemen ardından Ömer, yüksek sesli makinalara rağmen duyumsadığım güçlü adımlarıyla yanıma geldi. Kapıyı açtığı gibi hızlıca kapatıp tam karşımda durdu.

Ağır Abi | Mahalle KurgusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin