Bölüm Şarkısı;
Can Koç: Gökyüzünü Tutamam🖤
10 Yıl sonra;
Geçmez sandığımız zaman su gibi akıp geçmişti.
Zamanın hızlı geçmesi sorun değildi. Çünkü hızlı geçen bu zaman çok güzel geçmişti. Mutluydum. Sevdiğim adamla mutlu bir yuvaya sahip olmuştum. Hayallerim doğrultusunda beni desteklemiş ve hiçbir zaman benim kalbimi kırmamıştı.
Ömer çok iyi bir eş olmuş, aynı zamanda çokta iyi bir baba olmuştu. Hayatıma girdiği her güne şükür etmiştim. Benim şu hayatta ki en büyük şansım ve tek iyikim oydu...
İğneyi hastanın kolundan çıkarıp pamuğu bastırırken, "Geçmiş olsun." Diye mırıldandım. Mesaimin bitmesine bir kaç dakika kaldığı için oturduğum yerden kalkıp çalışma arkadaşlarıma 'kolay gelsin' diyerek soyunma odasına gittim.
Soyunma odasına gelince direkt dolabıma ilerleyip eşyalarımı aldım ve hastaneden çıktım.
Ayşe'nin doğumundan sonraki yıl çalışıp kpss'ye girmiş ve aynı yıl barajı geçerek atanmıştım. O zamandan beridir de, evime uzak olsada bir hastanede çalışıyordum. İlk zamanlar her şey çok zor olmuştu. Hastane evimize uzaktı ama Ömer bu konuda bana yardımcı olmuştu. Önce araba sürmeyi öğretmiş, ehliyet almamda destek olmuş ve arabayla işime gidip gelmemi sağlamıştı.
Ayşe henüz küçük olduğu için birinin ona bakması gerekiyordu ve Ömer'le beraber çalıştığımız için ona bakabilecek birilerini bulmaya çalışmıştık. Yakınlarımıza bırakamayacağımız için, üniversite de çocuk gelişimi okuyan bir öğrenciyle anlamıştık. Bir süre Ayşe'ye bakmıştı. Ayşe beş yaşına geldiğinde ise ikinci kez hamile kalmıştım. Bu kez bir oğlumuz olmuştu. Oğlumuza ise Arda ismini koymuştuk.
Hastaneden çıkıp otapark kısmına geçtim ve arabaya binerek çocukların okuluna doğru sürmeye başladım. Çıkış saatlerine yarım saat vardı. Bu yüzden biraz hızlı olmak zorundaydım. Onları okuldan aldıktan sonra beraber pastaneye geçecektik. Ömer'in bugün 39'uncu yaş günü olduğu için, çocuklarla beraber ona sürpriz yapacaktık.
Hafta sonundan bir önce ki gün olduğu için trafiğe takılmış ve okula biraz geç gelmiştim. Arabayı okulun tam önünde park edip araçtan hızlıca indim. İstiklâl marşı çoktan okunmuş herkes dağılmıştı. Okul merdivenlerinde öğretmenleriyle oturan çocuklarımı gördüğümde adımlarımı hızlandırdım.
Arda beni görür görmez oturduğu yerden kalkarak koştu. "Anne!" Kollarıma atıldığında sıkıca sardım onu. "Canım oğlum."
Ayşe merdivenlere bıraktığı çantasını sırtına alırken mahcup bir ifadeyle öğretmen hanıma baktım. "Kusura bakmayın hocam trafik vardı."
"Sorun değil Tuğba hanım." Gülümseyerek bana baktığında, "Beklediğiniz için teşekkürler." Diye mırıldandım.
"Rica ederim."
Çocuklarla beraber arabaya geçtiğimizde Ayşe ön Arda ise arka koltuğa geçmişti. Arabayı çalıştırıp pastaneye doğru sürdüm.
"Anne bir an hiç gelmeyeceksin sandım." Dedi Ayşe. Kısaca ona bakıp tekrar önüme döndüm.
"Trafik vardı kızım." Diye mırıldandım. "Okulunuz nasıl geçti bugün?"
"Benimki çok güzel geçti anne! Babama doğum günüsü için resimde yaptım bak!" Arda heyecanlı bir sesle konuşup, hemen yanında ki küçük çantasına uzandı ve içinden yaptığı resmi çıkarıp bana gösterdi. Dikiz aynasından kısaca baktım. Resimde el ele tutuşmuş dört kişilik bir aile ve bir ev vardı. O ailenin biz olduğunu biliyordum.