24. Bölüm; "Kül"

73.2K 5.5K 466
                                    

Bölüm şarkısı;
Teoman: Çoban Yıldızı

🖤

Hafta sonu tüm mahallenin kadınları emrivaki yaparak beni görmeye gelmişti. Ne kadar onlardan haz etmesem de, evime gelen misafirleri elimden geldiğince iyi ağırlamaya çalışmıştım. Sedef daha önceden gelmiş bana hazırlıklar için yardım etmişti. Yoksa tek başıma o kadar kişi için bir şeyler hazırlamak ve temizlik yapmak oldukça zor olurdu.

O gün içimi burkan tek şey annemin olmamasıydı. Evlendiğim günden beri iki hafta geçmişti ve ben annemle hiç konuşamamıştım. Baba evime gitmek istemiyordum. Bu yüzden ev telefonunu aramış annemle konuşmak istemiştim ama telefonu annem değil, babam açmıştı. Bana söylediği sözler aklıma gelince gözlerimin sinirle dolmasına engel olamadım.

Babam bana bağırmış ve dinlemeden söyleyeceklerini söylemiş telefonuda suratıma kapatmıştı. 'evlendin gittin senin gibi hayırsız evlatan kurtuldum! Bir daha bu eve gelmiyecek, arayıp sormayacaksın! Ananla konuştuğunu öğrenirsemde andım olsun öldürürüm onu!' Tam olarak bana bunları söylemişti. Onun nazarında yanlış hiçbir şey yapmamıştım. Ama babam Ömer'den dolayı böyle yapıyordu biliyordum. Ömer'in kendisine karşı olan tavrı zoruna gidiyor, hıncını da bu şekilde çıkarıyordu.

Aslında zaten o eve geri dönmek veya bir daha onun yüzünü görmek istemiyordum. Çünkü o evden ve ondan nefret ediyordum. Ama annem için hislerim aynı değildi. Ne kadar anneme yaşadığım şeyler yüzünden kızgın olsam da, bir tarafım her zaman ona ihtiyaç duyuyordu.

Yaptığım kıymalı börek piştiğinde tepsiyi almış evden öyle ayrılmıştım. Hava güzel olduğu için yürüyerek Ömer'in iş yerine gidiyordum. Uzun zamandır evde olduğum için sıkılmıştım ve bu yüzden hem Ömer'i görürüm, hem yemek götürürüm, hemde gezmiş olurum diyerek börek yapıp evden çıkmıştım.

İş yerinden içeriye girince Ömer'i ön tarafta görememiştim. Muhtemelen yine arka tarafta çalışıyordu. Arka tarafa geçip önce mutfak bölümüne geçtim. Mutfakta kimse yoktu. Zaten arka taraftan gelen gürültüler ile herkesin arkada çalışıtığını anlamak zor değildi. Tek gözlü tüpe çayı koydum ardından mutfaktan çıkarak arka kısma geçtim.

Arka kısma açılan kapının önüne geldim ve kapıyı açmadan küçük cam bölmeden içeriye göz attım. Kısa sürede Ömer'i çalışan bir işçinin yanı başında gördüm. Yüzünde ciddi bir ifade ile adamın yaptığı işi izliyordu.

Adama bir şeyler söyledi ardından onun yanından ayrıldı. Tam bu esnada etrafa dokunan bakışları beni buldu. Her zaman beni gördüğünde ufak bir şaşkınlık yaşıyordu. Yine aynı şaşkın bakışlarla bana baktı ama bu kısa sürdü. Şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra kısaca etrafına bakıp bana doğru yürümeye başladı.

Bakışları bir an olsun bakışlarımdan çekilmezken karnımda kelebekler uçuşmaya başlamıştı. Kapıyı açıp dışarı çıktı, hemen ardından da kapattı.

"Yavrum neden gelmeden önce haber vermiyorsun?"

"Aşkım haber verseydim sürpriz olmazdı ki." Ömer'e doğru atılıp kollarımı boynuna dolayarak ona sıkıca sarıldım.

"Üstüm başım talaş sanada bulaşacak-"

"Olsun, bir şey olmaz."

Seslice güldü ardından sarılışıma kollarını belime dolayarak karşılık verdi. Bedenimi bedenine bastırdığında gözlerimi yumup başımı omzuna yasladım. Ömer burnunu saçlarımın üzerine bastırıp derin bir nefes aldı. "Evlenince hissettiğim şu özlem geçer dedim, ama geçmedi. Tam tersine sana tamamen alışan şu aptal kalbim seni görmediği her an ızdırap çekiyor."

Ağır Abi | Mahalle KurgusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin