14. Bölüm: "Yemek"

114K 6.1K 1K
                                    

Bölüm şarkısı;
Cem Adrian: Ben seni çok sevdim

🖤

Fatma abla ile biraz daha konuşmuş ardından vedalaşarak evime gitmiştim. Zilimiz çalışmadığı için yavaşça kapıya vurdum. Biraz beklememin ardından kapı yavaşça açıldı. Annem görüş açıma girdiğinde ve onu gördüğümde olduğum yerde duraksadım.

Dudağının hemen köşesinden çenesine doğru kan akıyordu. Sol gözü muhtemelen aldığı darbeden dolayı şişmeye ve kızarmaya başlamıştı. Gözlerinde acı bir ifade varken, "Sessizce geç içeriye." Diye mırıldandı. Sesini kısık tutmaya çalışmıştı. Babamdan ilk dayak yiyişi ve benim bunu ilk görüşüm değildi. Ama kalbim hala ufak bir çocukken hissettiğim gibi acıyordu.

Anneme cevap vermedim. Dişlerimi sıkarak içeriye girerken evin içinde ölüm sessizliği vardı.

Odama geçtiğim de elimde ki anahtarı küçük komidinimin alt çekmecesine koymuş, ardından üst çekmeceden biraz pamuk almıştım. Pamuğu aldıktan sonra odamdan çıktım. Oturma odasına kapıdan baktığımda babamın üzerinde beyaz atleti ile uyuduğunu -sızdığını- gördüm. Kapıda duraksayıp ona bakarken içimden geçen en belirgin duygu nefretti.

Babam benim kanayan yaramdı.

Saçlarımı okşamak yerine çektiği için, yanağımı öpmek yerine vurduğu için ondan nefret ediyordum. Bizi sevmediği için ondan nefret ediyordum. Arkadaşlarım babasına sarılabilirken ben ona sarılamadığım için ondan nefret ediyordum. Annemi sevmediği için nefret ediyordum. Ben babamdan nefret ediyordum. Ve bu nefreti oluşturan da oydu.

İçimde büyüyen hislerin nefretinden dolayı daha fazla ona bakamadım. Mutfağa geçip dolaptan bir kase aldım. Kaseye biraz su döktükten sonra mutfaktan çıkıp annemle babamın yatak odasına geçtim. Annem büyük yatağın köşesinde otururken sessizce ağlıyordu. Onu öyle görmek içimi sızlatıyordu. Ona her ne kadar bizi babama karşı savunmasız bıraktığı için kızgın olsam da böyle görmek istemiyordum. Ne olursa olsun saçlarımı taramış, ateşim çıktığında başımda beklemişti.

Ona doğru adımlayıp hemen yanına oturdum. İçi su dolu kaseyi yatağın üzerine koyduktan sonra biraz pamuk almış suya batırmıştım. Annem elleriyle gözlerinden akan yaşları silip bana doğru döndü. Bir elimle çenesini tutup ıslattığım pamuk ile dudağının kenarında kanayan yarayı temizlemeye başladım.

"Çok acıyor mu?" Gözü kötü görünüyordu yarın sabaha kadar mosmor olacağına emindim.

"Yok."

Kana bulanan pamuğu suya tutup sıktım ardından tekrar yarasını temizlemeye devam ettim. "Niye dövdü?"

"Yemeği güzel yapamadım." Annemin kısık sesi bana suçu olmamasına rağmen kendini suçlu hisseden bir kız çocuğu gibi geldi.

"Eminim çok güzel yapmışsındır. O şerefsiz-"

"Babana küfür etme."

"Ne zaman onu savunmayı bırakacaksın, seni öldürünce mi?" Öfkem dilime vurduğunda annem öylece bana baktı. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.

Aslında yaşadığımız hayat yüzünden onu suçlamıyordum. Henüz daha on üç yaşında bir çocukken kendinden on yaş büyük birine yani babama babası tarafından satılmıştı. Henüz bir çocukken kadın olmuş ardından çocuk doğurmuştu. Daha kendini bir çocuk olarak koruyamamışken çocuklarını koruyamamıştı. Çoğu zaman onu suçlardım ama biliyordum ki bu hikayenin masumlarından biride oydu. Böyle olmasını istemediğini biliyordum ama olanlar olmuş ve annem olanları kabullenip öyle yaşamaya alışmıştı.

Ağır Abi | Mahalle KurgusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin