Bölüm şarkısı;
Yıldız Tilbe; Su Olsam Sensiz Akmam🖤
Mezuniyetimin üzerinden yaklaşık üç ay geçmişti. Bu süreçte Ömer'le tek isteğimiz ve uğraşımız bebek sahibi olmaktı. Ama bir türlü şu kısa zamanda nasip olmadı. Bu yüzden bende hamile kalana kadar özel bir hastanede işe girmiştim. Ömer'i ikna etmem biraz zor olmuştu. Onun için sorun çalışmam değildi. Çalıştığım süreçte hamile kalırsam ve bunu fark edemezsem diye endişeleniyordu. Ama ben bir şekilde onu ikna etmiştim.
Özel bir hastanede çalıştığım için olsa gerek normale göre daha fazla çalışıp yoruluyordum. Ama bu sorun değildi. İstediğim mesleği yapmanın ve kendi paramı kazanıp ev ekonomisine katkı sağlamanın mutluluğu vardı içimde.
Alarımın sesiyle gözlerimi araladığımda, Ömer henüz uyuyordu. Bugün ikimizde işe geç saatte gideceğimiz için kendimize güzel bir sofra hazırlamak istiyordum. Canım fazlasıyla kıymalı börek çekiyordu. Normalde sabahın köründe yapmaya üşenirdim ama canım kaç gündür çektiği için bu sefer yapacaktım.
Yanımda yatan kocamın yüzünü okşayıp uyanmasın diye yanağına tüy hafifliğinde bir öpücük kondurdum. Daha sonra bana doladığı kollarını ve bacaklarını dikkatlice çekerek yataktan kalktım.
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa geçerek kıymalı böreği yapmaya başladım. Bitince fırına verip güzel bir sofra kurdum.
Börek piştiğinde fırından çıkarıp tezgahın üzerine aldım. Dilimleyip tadına baktığımda, ağzıma gelen güzel tatla gözlerimi kapattım. "Hımm. Çok güzel yapmışım."
Normalde Ömer'i uyandırmam gerekiyordu ama kendimi tutamayıp böbrekten birazcık ayak üstü yedim. Ağzıma tam bir dilim daha atacakken mutfağın kapısında uykulu gözlerle kocam belirdi.
"Bu güzel kokuda ne böyle?"
"Börek yaptım," gülümseyerek ona baktım ve elimde yarısı kalan dilimi ona doğru uzattım. Kapı eşiğinde durmayı kesip bana doğru yaklaştı ona doğru uzattığım böreği tek seferde ağzına alıp yerken gözlerini gözlerimden çekmemişti.
Ben heyecanla onun beğenip beğenmediğini anlamaya çalışırken, onun bakışları bir an için tezgâhın üzerinde ki tepsiye düştü ve duraksadı. "Yavrum," dedi ağzında ki lokmayı yutarken. "Tepsinin yarısı nerede?"
"Ha?" Ne dediğini ilk başta anlamasamda kaşlarıyla tepsiyi işaret edince bende tepsiye baktım. Ve o an tepsinin neredeyse yarısını ayak üstü yediğimi gördüm. Gözlerim şokla irildi. Pekala. Ben o kadar ne ara yemiştim?
"Ayak üstü birazcık yemiş olabilirim."
"Birazcık?"
Gözlerimi devirdim. "Tamam biraz fazla. Ama ne yapayım canım çekmişti." Ömer güldüğünde kaşlarımı çatarak ona baktım. Huysuzca homurdannıp koluna vurdum. "Gülme."
"Sen ayak üstü hepsini bitirmeden biz sofraya oturalım." Yanağımdan makas alıp sofraya oturduğun da somurtuyordum.
Beraber sofraya oturduk ve güzelce kahvaltımızı yaptık. Son günlerde iştahım fazla açıktı ve Ömer bugün çok fazla yediğim için bana sürekli takılıp durmuştu. Yalandan surat asmış olsam da en sonunda asık suratımı güldürmüştü.