✨44

32 6 6
                                    

~Tuna~

~Olay sabahı~

Sabah gözlerimi açtığımda her zaman yanımda olmasına alışık olduğum sevdiğim yoktu.

Kokusuna muhtaç bir şekilde banyoya doğru ilerledim. Lakin oradada yoktu.

Banyoda ki işlerimi halledip odadan çıktığımda bütün evde duyulacak şekilde bağırdım. "Alara."

Tek çıtırtı dahi yoktu evde.

Telefonumu alıp Alara'yı aradım. Aynı zamanda evin bütün odalarında geziyordum.

Her seferinde meşgule atılan hat son aramamla ulaşılamıyor olmuştu.

İşin içinde zaten bir bokluk vardı ama tam olarak ne olduğu muamma idi.

Telefondan hızla başka numaraya tıklayarak kulağıma koydum.

"Hamza bana acil olarak bizim evin bütün güvenlik görüntülerini gönder."

"Tamam efendim 1 dk içinde hepsi elinizde olur."

Bu söylemiyle beraber telefonu kapatıp bilgisiyarın başına geçtim.

Gelen bildirim sesiyle hızlı hareketlerle bilgisiyara bağlandım ve ilerleterek görüntüleri izlemeye başladım.

Gece 4 sularında Alara mutfağa inmişti evet buraya kadar her şey normaldi.

Lakin tek sorun Alara mutfağa girdiği gibi açılan balkon kapısı idi.

Mutfağın kamerasına geçiş yaptığımda gördüğüm şeyle öfkem arşa çıkmıştı.

Alara suyun dolmasını beklerken ona arkadan yaklaşan bir başka piç kurusu.

Hamza'yı arayarak herkesin toplanmasını emrettim. Kapının önüne adımlayarak bekledim.
Öfkem biraz olsun dinmeliydi Alara için yemin etmiştim bozmamam lazımdı.

Gece'nin özetini geçin hepiniz.

"Tuna bey farklı bir olay olmadı sadece yeni çalışmaya başlayan koruma sizin onu çağırdığınızı söyleyerek bir ara eve girdi." Kaşlarımı çattım.

"Nerde şimdi." Bilmiyorum der gibi omuzlarını silkti.

"Yengeniz nerde Hamza." Şaşkınlıkla baktı bana.

"Abi yenge evde değil mi?" Derin bir nefes alarak öfkemi sabitlemeye çalışıyordum.

"Yengen evde olsa ben sanamı sorardım Hamza!" Başlarını önlerine eğmiş öylece bekliyorlardı.

"Arabamı hazırla Hamza ve duyur Kasırga geri döndü." Hayret ve korkuyla baktı hepsi.

Kalbime zarar verenin kalbini yerinden sökerim.

*******

2 gün olmuştu artık herkese söylemek zorunda kalmıştım ve neden sevdiğim kadının kaçırdığını anlatmıştık.

Melih yani Aybars iti.

Askerde ne bokum işlere bulaştıysa benim karımın resmini cüzdanında taşımış ve bulaştığı adamlarda oradan Alara'yı kaçırma zahmetine girmişti lakin tek sorun Alara'nın benim karım olduğunu bilmiyor oluşları idi.

Alara'ya geçmişimden bahsetmemiştim çünkü geride kalmıştı. Artık bütün aile bildiğine ve bende geri döndüğüme göre artık o da öğrenecekti.

Bugün onu almaya gidecektim.

İt necdeti tanırdim hala birilerin iti olarak çalışıyordu. Onu zaten eğiten bendim bana yaptığı bu yanlışın bir affı var mıydı?

Yoktu.

Ah Alaram

Ah sevgilim.

Kokuna hasret kaldım. Kim bilir ne kadar korkmuştur. Minik kalbi dayanamaz ki bu korkuya sevmeye korkarken Aybarsın böyle bok gibi davranması öfkemi arttırıyordu.

Fidan annem ve Ekin ayırmasaydı güzel bir dağıtırdım yüzünü ama onlara dua etsin.

"Bir haber yok mu?" Bu soruyu soran Samet idi.

"Bugün alıp gelicem karımı gönlünüz rahat olsun." Dedim Aybars öksürerek unutmadığım varlığını belirterek.

"Bende geleceğim haber ver giderken." Gözlerimi yumdum. Nefes al nefes ver.

Sakin ol!

"Abi!"  Korku dolu sesle bana seslenen Hamza'ya baktım. "Ne oldu?"

"Abi içerde bulunan adamımız söyledi yengeyi vurmuşlar. Kan kaybı nedeniylede korkup hastaneye bırakmışlar." Hangi hastane olduğunu soramayacak kadar delirmiştim. Kolumu tutan elle durdum.

"Abi çok geç. Başımız sağ olsun."

Aklım durdu, zihnim derin bir boşluğa yığıldı. Nefesim boğazıma dizildi.

Kalbim, kalbim zaten o sözler ile öldü.

******

Ağlamayın tamam mı?

Çünkü ben ağlıyorum.

Çünkü ben ağlıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Seri yorumlar.

Tatlı Ruh (Yarı Texting) BittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin