Selamlarrrr, tatil de gelmişken sınır koysam sorun olmaz diye düşünüyorum
Düşüncelerinizi içeren 200 yorum bekliyorum ♡
***
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
10. Bölüm: "River Flows In You"
"Vida," diye bağırdı Prens sarayın bahçesinde iken. Onun komutu ile daha da hızlanan atı önüne çıkan yüksek engelden kolayca atladığında Jisung iplerini çekerek dengesini korumaya çalışmış ve gülümsemişti.
Onu çok yorduğunu fark ederek üstünden indi ve yanına gelip yardımcısının uzattığı tarağı aldı. "Vida'm," dedi sırtını tararken. "Benim güzel atım."
Eliyle yüzünü okşamış ve bir süre sadece atıyla uğraşıp yemek vakti geldiği için onu yerine bırakıp koşmaya başlamıştı. Saraydakiler ona ve arkasından koşan Changbin'e şaşkınca bakarken odasına giren Prens kendini hızla banyoya attı ve güzel bir banyo yaptı.
Banyodan sonra en güzel kıyafetlerini üstüne geçirip takılarını takmış, kapıyı açıp tereddütle Changbin'e bakmıştı. "Geç kaldım mı?"
Koridorda kimse olmadığı için Changbin kolundan tutarak hızla onu dışarı çekti. "Kraliçe ve Kral yemek salonuna varmak üzere, koş."
"Evet!" diyen Prens hemen askeri ile koşmaya başlarken ikisi hızlı hızlı merdivenleri inmiş, yemek salonununa girmişlerdi. Nefes nefese orada olduklarında Jisung ellerini önünde birleştirdi, tam da o an kapı açıldı.
Changbin anında kılıcını yere bastırarak tek dizinin üstüne çöktüğünde Kral ve Kraliçe içeri girmiş, Kraliçe nefes nefese olan şövalyeye ve oğluna bakıp gülüşünü tutmaya çalışmıştı.
Kral, eşi için sandalyeyi çekmiş Changbin doğrulurken gelen izinle Jisung da kendi yerine oturmuştu. "Dün meydana inmiştin," dedi babası merakla. "Nasıl geçti, sevdin mi?"
Prens'in aklı anında Minho ile olan görüntülerine gittiğinde gülümsemiş "Evet," demişti. "Verdiğiniz izin için teşekkür ederim Majesteleri, halkın arasına karışmak beni mutlu etti."
"Mutlu olman güzel," diyen Kraliçe yemeğe başladığında onun başlaması ile Kral ve Prens Jisung da başlamış, geri kalan yemek tamamen sessiz geçmişti. Amber kokuları Prens'in odasında yayılmışken akşamüstü şehre birkaç ot almak için inen Felix "Merhaba," diyen adam ile durdu.
"Merhaba," dedi gördüğü Minho ile, gülümsediğinde Minho önünde eğildi. "Rahatsız ediyorsam üzgünüm ama sizden bir şey isteyebilir miyim?"
Felix gülümsedi. "Lord Minho, tabii ki." Kaşlarını kaldırdı saray kapısına belirli bir mesafe uzaktalarken. "İsteğiniz acaba Majesteleri ile mi alakalı?"
