22. Bölüm: “Chill”
İkisinin de uykusunu güzel almasındandır mı bilinmez sabah erken saatte uyanan Jisung hâlâ vücuduna sarılı olan elleri hissetmesi ile gülümseyip hızla Minho'ya doğru dönmüş ve gözlerini kırpıştırarak ayılmayı bekleyen sevgilisine bakmıştı.
"Günaydın."
Minho ona dönüp gülümsedi. "Günaydın." Tek gözünü kapattı. "Bazen sabahları ilk gördüğüm sen olduğunda hâlâ rüyada olduğumu düşünüyorum, tam da şu an gibi. Güzelliğin aklımı başımdan alıyor."
Prens dudaklarını büzdü. "Yüzümün şiş olduğuna yemin edebilirim."
"Evet ama bu güzelliğinden bir şey götürmüyor hatta uykudan ilk uyandığın halinin daha güzel olduğunu söyleyebilirim." Eli uyuştuğu için Jisung'un belinden çekmiş ve o eli ile uğraşırken kendisine aşık aşık gülümsemesiyle bakan sevgilisini fark etmemişti.
Aldığı iltifat Jisung'un gününü mükemmel bir şekilde başlattı, dakikalar sonra yine üniformalar içinde gördüğü askere gülümsemiş ve onu odasından gönderdikten sonra da üstünü giyinmek için kıyafetlerine doğru koşmuştu.
Dolabında gezen gözleri en güzel kıyafetini çıkardı, onu giyinip hiç sekmeyen bir şekilde Minho'nun ona yaptığı kolyeyi takmış ve odadan çıkmıştı. Kahvaltı için yemek salona indiklerinde kendisine göz kırpan sevgilisine güldü.
Kraliçe'nin doğum günü için herkes hazırlıktaydı, bu sebeple Jeongin yemeği getiren kişilerden olmazken içeri giren diğer Prensler, Prenses ve aileleri ile Jisung önlerinde eğildi.
"Merhaba Prens Jisung."
Gülümsedi. "Merhaba Majesteleri, lütfen oturun."
Onlar da oturunca Minho bir adım yana kayarak sevgilisinin arkasına geçmişti, Kral ve Kraliçe'nin de gelmesiyle başlayan kahvaltı faslında kimse konuşmuyordu önemli meseleler için.
Minho'nun gözü sadece Jisung'un üstündeydi, hal ve hareketlerine gülümsememek için adeta içinde bir savaş veriyor, bazen de gülümser şekilde buluyordu kendini istemsizce.
Jisung'un bakışları çevrilip ona döndüğünde iyi olduğunu belirterek gözlerini kırpmış ve arkasındaki prense gitmişti bakışları. Kaşları çatıldığında Prens elini Jisung'un dizine koydu.
"Majesteleri."
Bir anda temastan irkilen Jisung hızla ona döndüğünde Prens elini çekmiş ve ona bakmıştı. "Bugün şehrin içine işiniz yoksa beraber inebilir miyiz?"
"Ah," dedi Jisung duraksayarak. "Size eşlik etmek isterdim ama bugün dersim var, zamanı sıkıntı değilse dersten sonra hep beraber inelim. Size şehri göstermekten onur duyarım, ne dersiniz?"
İki Prens ve Prenses birbirine bakmış, gelen onayla Jisung gülümsemişti. Öğleden sonra Prensler ve Prenses onu izlerken o Vida ile eğitim alanında koşuyordu. "Vida," deyip gülümsedi Jisung. "Güzel kızım, biraz Minho'yu korkutalım mı?"