1. Gün/09.09.22
Kıvılcımı söndürmezsen ateşi zapt edemezsin.
Sersemce yataktan kalktım ve her gün toplayacağıma ant içtiğim ancak hiçbir zaman toplamadığım dolabıma baktım...
Ah, bu arada size kendimi tanıtmayı unuttum, Ben Ceyda, Aslında...Tam adım Damla Ceyda Güven. iki ismimi de kullanıyorum ancak, insanlar bana genelde Ceyda diyor.
Birkaç gün sonra 19 yaşına gireceğim. Siyah saçlı ve beyaz tenliyim.
1.65 boyundayım ve Başak burcuyum.Liseyi bitirdikten sonra istediğim yeri kazandığım için Bursa'dan İstanbul'a geldim. Ve Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Resim bölümünde okuyorum...
Okulun ilk günü olduğundan erkence uyandım...Sanıyordum saate bakana kadar.Son derece dağınık dolabımdan ilk ne gördüysem üzerime geçirdim. Bir not defteri, bir de kalem alıp anahtarımı aramaya başladım aynı anda da söyleniyordum:
"Bir kere de ilk günler geç kalmıyım yeter!"
Bunu tekrarlayarak zorlukla anahtarımı buldum. Yağmurun çiseleyemeye başladığını fark ettiğimde artık çok geçti ve adımlarımı hızlandırmam gerektiğini fark ettim.
Otobüs durağı yakındı.
Durağa hızlıca girip otobüsün gelmesini beklemeye başladım.
Yerimde duramıyor, bir sağa bir sola yürüyordum.
Yanımda duran uzunca boylu, sarışın bir çocuk gözüme çarptığında onun da aslında bana baktığını fark edince gözlerimi kaçırıp arkamı döndüm.Otobüsün gelişini gördüğümde elimle dur işareti yaptım.
Daha önce keşfetmek için birkaç kez bu otobüsle gitmiştim ama yine de soracaktım.
Birkaç saniyeye otobüs durduğunda kapıya yaklaştım ve biraz sesimi yükselterek, "Şey, Mimar Sinan Üniversitesi'ne gidiyor mu," dedim hafif utanarak."Güzel sanatlar mı?" Dedi arkamda otobüse binmek isteyen sarışın çocuk.
"Evet," deyip ona baktım. Gözleri güzeldi ama konumuz şuan bu değil.
Çocuğun gözlerine bakmayı kesip dediklerine odaklandım.
"Ben de oraya gidiyorum ve geç kalmak üzereyim. Bineceksen bin?"
"A, peki," deyip hızlıca otobüse bindim, arkamdan o da bindi.
Gördüğüm tek boş koltuğa bakarken yanımdan usulca geçti.
Onun önüne geçmek için biraz hızlı davrandım ama yere düşeceğimi nereden bilebilirdim ki?Ufak bir çığlık atarak yere düştüğümde canımın acıdığına mı yoksa rezil olduğuma mı üzülsem bilemedim açıkçası.
Sarışın çocuk beni kolumdan tutarak kaldırdı ve koltuğa oturttu.
"İyi misin?"
Başımı ileri geri evet anlamında salladım ve "hıhı" diye bir ses çıkardım.
"Güzel..."
Ondan sonra bir daha konuşmadık.
Tam 15 dakika sonra okulun önüne geldiğimizde hızlıca otobüsten indim ve yarınlar yokmuşcasına koşmaya başladım.
Dedim ya, derse geç kalmıştım.Ardımdan yine benim gibi koşan ayak sesleri duyuyordum ama kim olduğuna bakmıyordum. Muhtemelen yine o sarışın çocuktu.
Sınıf kapısına ulaşmış, tam girerken çocuk bana yetişti ve kapıdan aynı anda girmeye çalıştık. Tabii ki olmadı.
Sonra bir adım geriye attı ve ben girdim. Sonra da o girdi.
"Geç kaldığım için özür dilerim," dedim liseden kalmış alışkanlıkla.
Öğretmen yüzüme bakmayınca oflayıp boş bulduğum ilk yere çantamı koyduğumda yine o çocuk da çantasını koymuştu."Benim yerim burası," dedim gözlerimi devirerek.
"Ben koydum önce çantamı," dedi.
"Hayır."
"Başka sıraya gitmelisin bence."
"Diyorsun?"
"Evet."
"İlk önce ben koydum çantamı buraya, git bak bir sürü boş yer var. Orada otur."
"Burasını istiyorum."
"Yanımda oturmak istiyorsan otur," dedim bıkkın bir ses tonuyla.
"İyi," deyip oturdu, ben de oturdum.
Öğretmen alınacak malzemeleri söylüyordu, ben de not alıyordum.
"Kağıt verir misin?"
"Efendim," deyip çocuğa baktım.
"Kağıt diyorum, verir misin?"
"Tabii," deyip kağıttan bir sayfa kopardım ve çocuğa verdim.
"Kalemin de var mı fazladan?"
"Var," deyip çantama koyduğum üzerinde Sindirella baskısı olan kalemimi çocuğa verdim.
"Ne bu," dedi biraz tebessüm ederek.
"Kalem?" Dedim.
"Prensesli kalem ha? Güzelmiş."
Çocuğun böyle bir şey demesini umursamadan notlarımı almaya devam etderken o da bu sıralarda o da not aldığım kağıdı çekiyor, neler yazdıklarıma bakıyordu.
"Bu arada ben Ateş," dedi.
Ateş'te ne ateş ha, özellikle de o gözler...
Derin bir nefes aldım ve geri verip ona baktım.
"Ceyda ben de."
Tebessüm etti.
"Güzel isim."
"Senin de öyle," dedim yapmacık gülümsemeyle.
"Eee Sindirella?"
"Sindirella mı?"
Gözleriyle elindeki kalemi işaret etti.
"Ceyda..." Dedim onu uyarır gibi bir sesle ve önüme döndüm.
Ateş birkaç kez öksürdü.
"Okey, Ceyda."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKA BİR EVRENDE ( TAMAMLANDI)
ChickLitHer Cuma ve Cumartesi yeni bölüm. Hayatı boyunca aşık olmamış bir kız, aşık olduğunu anlayabilir mi? Veya gerçek aşkın olmadığını savunan erkeğe, aslında aşkın olduğunu kanıtlayabilir mi? Eğer bu soruların cevaplarını arıyorsanız; Buyrun, okumaya:...