34. Gün/12.10.22
"Uyumak! Uyumak! Uyumak sonsuza kadar! Sonsuza kadar. Beyaz bir kelebek gibi savrularak rüzgarın önünde, yedi kat göğü aşmak... Kar olmak... Beyaz ve sonsuz olmak... Sonsuzluk olmak!"
Sabah, dün gece yatarken hissettiğim o iğrenç hisle uyandım.
"İlk aşktan ilk yara." Diyerek doğruldum yataktan. Midem bulandığı için kahvaltı etmeyecektim bu sabah.
Sanırım git gide Ateş'e benziyorum.
Saate baktım. Geç kalmamıştım ama yine de açıkçası sert bir kahveye ihtiyacım olduğu aşikardı.
Acıyan dizimle birlikte mutfağa ilerledim ama dünkü kadar canımı yakmıyordu çünkü aklımda bir sürü belirsizlikle dolmuştum.
Ateş neden bana öyle yaptı?
Hak ediyor muydum ki?
Acaba Duru'ya yaptığım şeyin bana da olmasını mı istedi?
O konuları kapattığımızı sanıyordum?
Acaba dün kapıda, soğukta kapımı açmamı beklediği için hasta olmuş mudur?
5 dakika gibi bir sürede kahve olduğunda kupa bardağı mutfak masasında koydum. Gözüm Ateş'in aldığı çiçeğe kaydı.
"Unutma beni." Diye fısıldadıktan sonra, kendi kendime güldüm. Karşımda sanki Ateş varmış gibi konuşumaya başladım.
"Bu yaptığını gerçekten asla unutmayacağım Ateş Karahan." Deyip ayağa kalktım ve çiçeği başka bir saksıya koymak için yanına koyduğum ama dün unuttuğum saksıya koyup suladım.
"Benim duygularım öldü. Sen yaşa en azından." Dedim ruhsuz tonumla. Çiçeklerin bizi duyabildiğini varsayanlardandım.
Aslında gülümsemek için bir bahaneydi.
Sırf sevdiğim çocuk başka bir kız arkadaşı için beni itleyip düşürdü diye, kalbim kırıldı diye, dizim acıyor ve ağrıyor diye kendimi üzecek değilim di' mi?Aslında böyle sayınca bir üzülmedim değil ama, olsun.
Yerime oturup kahveyi kafama dikince şeker koymadığım için boğazımda oluşan acı tadı su içerek bastırdım. Daha dinç hissetmiyordum ama en azından uykumun açıldığını hissediyordum.
***Ateş'ten***
Dünden beri bilmem kaçıncı kahvemi içiyordum. İğrenç bir geceden, iğrenç bir sabaha kadar öylece oturup Kelebeği düşünmüştüm.
Kelebeklerin ömürleri bir gündür.
Bir yana bütün dünya bir yana ama bence artık o beni sevmiyordu.
Ayağa kalktım. Üzerimi düzeltip çantamı sırtıma aldım. Bugün de onu alacaktım evden her zamanki gibi.
Kalbim dayanamayacaktı onsuzluğa. Onsuz geçen bir saat sanki 10 gün gibi geliyordu anlamsızca.
Yaptığım hiçbir şeyden keyif alamıyordum. Gerçekten, "Ben sana mecburum, bilemezsin." Denen yerdeyim.
Camın önünden yıkık şekilde anahtarımı alıp dışarı çıkıp kapıyı kilitledim.
Ceyda'nın evine ilerlediğim sırada onun evden çıkışını gördüm. Gerçekten bensiz mi çıkmıştı dışarı?
Ne bekliyordum ben? Beni kapıda karşılayıp bana sarılarak aynı şekilde beraber okula gitmemizi falan mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKA BİR EVRENDE ( TAMAMLANDI)
Chick-LitHer Cuma ve Cumartesi yeni bölüm. Hayatı boyunca aşık olmamış bir kız, aşık olduğunu anlayabilir mi? Veya gerçek aşkın olmadığını savunan erkeğe, aslında aşkın olduğunu kanıtlayabilir mi? Eğer bu soruların cevaplarını arıyorsanız; Buyrun, okumaya:...