5. Gün/13.09.22
Saate baktığımda 10:40'tı yataktan yavaşça çıkıp yavaş ve sessiz adımlarla mutfağa gittim. Dolabı açtım kahvaltılık malzemelerini çıkarmaya başladığım sırada Ateşin konuşma seslerini duydum.
Sadece "Anne," diyordu. Telaşla yanına gittiğimde sayıkladığını anladım. Yatağa oturup onu uyandırmaya çalıştım ancak uyanmıyordu.
Elimi onun alnına koyup ateşine baktım. Aslında dün yapacağım ancak unuttuğum şeyi yapmaya karar verip mutfağın yolunu tuttum. Dolabı açıp biraz göz gezdirdikten sonra sirkeyi aldım.Evet kötü kokuyordu ama eğer bu da geçirmiyorsa hastaneye gitmeliydik.
Bir tabak aldım ve sirkeyi tabağa döküp, sonrasında da bez alıp Ateş'in başucuna gittim. Tekrar oturup elimdeki bezi Ateş'in alnına koyduğum sırada Ateş mide bulantısıyla aniden yatakta doğrulup başındaki bezi aldı. Mide bulantısı geçtiğinde yüzü hâlâ ekşitilmiş halde duruyordu.
"Ekşitme yüzünü ya, iyileşeceksin bak buradayım." Dedim.
Kızarmış olan gözlerine dokunup, "İyiyim ben," dedi.
Ben de kinayeli biçimde ve hızlıca konuşmaya ara vermeden, " Tamam o zaman ben gidiyorum Sana bir mükemmel ateşli hastalığına iyi günler Ateş Karahan," dedim.
Tam onun yanıbaşından çekilirken masumca baktı ve yüzünü düşürdü
"Tamam özür dilerim Ceyn."
"Hıh," diyerek ona küstüğümü belirten sesi çıkarıp başımı ondan çevirdim.
"Küsme ama, tamam... Sustum," dedi ve ağzına sahte bir fermuar çekti.
Ona gülümseyip yerime oturduğum sırada telefonu çalmaya başladı. En sevdiğim İtalyan şarkı grubunun şarkısı olan "Zitti E buoni" isimli şarkısıydı ayağa kalkıp şarkıyı mırıldanarak komodinden aldım telefonu ve ismi okudum "BABAM" yazıyordu. Ateş'e gözlerimi diktim.
"Baban arıyor, açacak mısın?"
"Hayır, sen açsana. Hasta olduğumu ve uyuduğumu söyle."
"Niye ki?"
"Hadi," dedi ve gözleriyle telefonu açmamı işaret etti.
Ben de oflayıp telefonu açtım ve kulağıma koydum "Alo," dedi sesi yaşlı fakat son derece sert olan adam -Ateş'in babası-.
Ben de masumca "alo" dedim.
Adamın, benim sesimi duymasıyla sesini eskisinden biraz daha yumuşak tutması bir oldu."Sen kimsin?" Dedi.
Ne diyeceğimi bilmiyordum. Bu yüzden saçmalamamak için aynı anda Ateş'e de el-kol işaretleri yapıyordum.
Ateşi beni anlamayıp sessizce 'Ney?"dedi. Bu basit soruya verebileceğim en saçma yanıtı vererek, " Ben ben Ateş'in kız kardeşiyim," dedim.
Allah'ım çok malım özür dilerim.
Ateş telefonu bana verdiğinde pişman olmuş şekilde yatakta doğruldu ve eline alnına koydu.
Ateşin babası gülüp, "Sevgilisinin değil mi?" dedi.
Adamın gülmesine ayak uydurup: "Yok amca, arkadaşıyım." dedim.
Ateşin de yersiz kahkahasıyla Ateş'in babası onun sesini duyup, "Bana Ateş'i verir misin," dedi. Ateş'e bakıp sırıttım ve telefonu işaret edip Amca'yla son kez konuşmak için boğazımı temizledim: " Amca, Ateş de sizi istiyor zaten," deyip Ateş'e sırıtıp telefonu uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKA BİR EVRENDE ( TAMAMLANDI)
Genç Kız EdebiyatıHer Cuma ve Cumartesi yeni bölüm. Hayatı boyunca aşık olmamış bir kız, aşık olduğunu anlayabilir mi? Veya gerçek aşkın olmadığını savunan erkeğe, aslında aşkın olduğunu kanıtlayabilir mi? Eğer bu soruların cevaplarını arıyorsanız; Buyrun, okumaya:...