7.BÖLÜM

115 16 26
                                    

Boşlukta dönüyordum... Ucu bucağı görünmeyen bir kuyuda düşüşteydim ne yere çakılıyordum ne de kurtaranım vardı. Aksine sanki herşey o çukurda daha hızlı savrulmamı sağlıyordu. Sol elim boğazımda nefes alış verişimi ve sinirimi kontrol etmeye çalışıyordum. Gözlerim sımsıkı kapalı kendimi olacaklara hazırlıyordum sanki.

Kapı açılınca pencerenin de açık olmasıyla rüzgar odayı talan edip kapıdaki her kimse parfüm kokusunu burnuma getirdi. Aynı ferah koku bu anıl olmalıydı. Gözlerimi açıp kapıya baktım "gitti mi?" Anıl içeri yavaş adımlarla girip yanıma gelip oturdu "merak etme gitti" derin bir nefes verdim. Sinan abim herşeyden sanki bildirim alıyo gibi haberdar olamazdı elbette anıl yada aziz söylüyordu ama bir kaç gündür azizi pek göremiyorum bu da okları anıla yönlendiriyordu.

Kaşlarımı çatıp anıla baktım "siz böyle her bişe olduğunda sinan abime haber mi vericeksiniz?" Bu sefer nefes verme sırası ondaydı "özür dilerim ama bunu ben yapmazsam babam zaten yapıcak ama benden duyması daha iyi" ellerimi iki yana açtım "sebep" anıl'ın kahve rengi gözlerinde endişe vardı "çünkü sinan seni bana emanet etti" yüzümdeki sinir gülmeye ve sonra kahkahaya döndü "ney ney" tekrar gülmeye başladım "peki şimdiye kadar kime emanet etmiş" ellerimi yüzüme kapatıp gülmeye devam ettim.

Anıl ayağa kalkıp üstünü düzeltti "beş dakika sonra hazırlanıp arabanın yanına gelmiş ol" başımı kaldırıp ona sebep dercesine baktım ama o hiç oralı olmadan odadan çıktı. Ellerimi saçlarımdan geçirdim bu kadar gizemli olmak zorunda mı?.

  Yerimde biraz debelendikten sonra sonunda ayağa kalkıp kış soğuğuna yenilmemek adına üzerime daha kalın giysiler giydim. Hala bir mont sahibi değildim ama kalın sweatimin üzerine deri ceketimi giydim. Kırmızı kapüşonumla kızıl saçlarımı kapatıp odadan ağır adımlarla çıkıp anılın siyah jeepinin yanına gittim. Arabasının lastiği patladıktan sonra arabaya ne olmuştu bilmiyorum ama onun yerine Mercedes siyah bir jeep gelmişti. Hava düşündüğümden daha beter zehir gibi bir soğuk vardı bu kış montsuz nasıl geçecekti bilmiyorum ama leyanla çıktığımız alışveriş işe yaramıştı, ödemeleri her ne kadar kabul etmesem de leyan babasının kartı olduğunu ne istersek yapabileceğimizi söylemişti ve tabii ki öylece kabul edemezdim çıktığım ilk maçta bunları ödeyecektim.

Leyan sayesinde şık ve tam benim tarzımda siyah botlara sahiptim. Çok geçmeden anıl gelince arabaya binmemi işaret etti. Anıl bugün spor giyinmişti diğer günler şirkete gittiği için daha resmi giyiniyordu ama bugün daha rahat giyinmişti, siyah kot pantalonu ve kalın boğazlı kazığının üzerine siyah kabanını giymişti. O direksiyonu tek eliyle zorlanmadan çevirirken aklıma en son ne zaman araba sürdüğüm takılmıştı. Sahi en son arabayı selimden zorla alıp sürmüştüm çünkü selim bey arabayı kötü kullandığımı ve sürekli bozduğumu iddia ediyordu ama arabası benimleyken gayet iyiydi.

Ben dalıp gitmişken anıl beni daldığım yerden çıkardı "ne o araba kullanmam seni hipnoz mu etti?" yarım gülümsedim "yo en son ne zaman araba kullandığım aklıma geldi de" anıl başını salladı "o zaman burayı seveceksin" kaşlarımı çattım "nereyi?" anıl dudaklarının üzerine baş parmağını koyup bana susmamı söyledi ve hopörlerde çalan şarkıyı daha da açtı queen- we will rock you kendimi bu müziğin ritimlerine bıraktım zaten en fazla nereye götürebilirdi ki

...

Anıl çıldırmıştı.. ellerimi kızıl saçlarıma geçirip ortama boydan boya baktım. Burası soğuğa rağmen insanların tıka basa dolduğu kocaman bir yarış pistiydi. Anıl beni yarış pistine getirmişti ne olur rüya olmasın ne olur rüya olmasın. Ağzım beş karış açık anıla döndüm "sakın bana bunun rüya olduğunu söyleme" anılın elleri kabanında iki yana açtı "anın tadını çıkar" tekrar dönüp yarış pistine baktım. Çocukluğumdan beri araba ve hız hastasıydım ve bir gün kendi arabamın hayalini kurardım.

İLTİMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin