2. BÖLÜM

228 32 69
                                    

Doğru mu duymuştum ben? Az önce sinan abim bana saklanmamı mı söylemişti? Şaka yapıyor olmalılardı çünkü gram ciddiye alamamıştım.

Yüzümdeki ifade birden değişince selime baktım. Sanırım o hala sinan abimin ne dediğini algılamaya çalışıyordu bende kafamı çilere çevirdim. Çiler bir bize bir telefona bakıp cips paketinden cips alıp üzerine jelibon koyarak ağzına tıktı. Sanırım o bunu ciddiye almayacağımı anlamıştı.

Tekrar selime baktım ama o hala aynı ifadede kalmıştı. Yüz kaslarım seğirmeye başlamıştı. İçimden gelen gülme isteğiyle kendimi tutamayıp kahkahalarla güldüm.

Selim bana "ne yapıyorsun der gibi bakıyordu" çiler ise bana ağzındaki cipsle kıs kıs gülüyordu bir yandan da karnını tutuyordu.

Gülmeye devam ediyordum çünkü bana söylediği aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyordu. Gözümden yaşlar gelmeye başlamıştı bile.

Çilerle bir süre birbirimizin yüzüne bakarak güldükten sonra telefonu çeneme yaklaştırdım "sinan abi espri yeteneğinin bu kadar geliştiğini tahmin etmemiştim gülmekten karnım ağrıdı"

Sinan abimin derin bir nefes aldığını duydum "eylem!" Gözümdeki yaşı sildim "efendim" bir süre ses gelmeyince selime baktım neler olduğunu çözmeye çalışıyordu sanırım çünkü donuk gözleri öylece telefona bakıyordu

Sinan abimin konuşmasıyla telefona baktım "eylem..ciddiye almıyor olabilirsin ama durum ciddi hemde hiç olmadığı kadar" kaşlarımı çattım. Ben ne görmüştüm ki hiç olmadığı kadar diyordu anlamış değilim doğrusu "sinan abi bundan bana ne?" Sinan abim yine derin bir nefes aldı "bak eylem bu akşam yanına gelmek için yola çıkıcam muhtemelen sabaha yanında olurum. Gelicem ve seni güvenli ellere teslim edicem şimdilik bunu bil yeter".

Sinirle oturduğum yerden ayağa kalktım "ne diyorsun sen sinan abi gelip beni nereye teslim ediceksin. Tamam hadi geldin başımın üstünde yerin var ama beni benden başka kimse koruyamaz. Gelmene gerek yok. Sizi kim korkutuyor bilmiyorum ama ben korkmuyorum başımın çaresine bakabilirim" sinan abimin öfkeyle bağırması tüm odayı doldurdu "eylem sana fikrini sormadım böyle olucak diyorsam böyle olucak..sabah gelir kapını çalarım sende o zamana kadar hazırlan. Kapılarını kilitlemeyi unutma"

Birden telefon kapandı. Telefona sinirle bakıyordum. Yüzüme öylece kapatmıştı. Benim tanıdığım sinan abim böyle birşey yapmazdı tabi onu hala tanıyorsam. Selim kolumdan tutup beni koltuğa oturttu.

Öylece halıya bakıyordum. Neler oluyordu bilmiyordum ama ben asla bir yere gitmiycektim. Selim elimdeki telefonu çekip aldı "tamam dur bi sakin ol bırakalım gelsin ney neymiş öğreniriz" baygın gözlerle selime baktım "ben hiçbir yere gitmiycem selim" bana gözlerini devirip alnını avuşturdu "zaten sana gidiceksin demiyorum eylem, sana diyorum ki sinan gelsin olayı anlayalım" bende ona gözlerimi devirip çilere baktım.

Çiler önündeki jelibonu büyük bir iştahla yiyordu. Birden bana dönüp ağzındakini yutkunduktan sonra konuşmaya başladı "bişe diycem ya eğer bizi dinlemezse ve eylemi kolundan tutup götürürse"

Kafamı selime çevirdim selim ise halının desenlerini ezberlercesine halıya bakıyordu "bir şekilde onu dinleticez ama senin sabah evde olmaman gerek sabah erkenden çık evden" kafamı salladım. Selim çilere döndü "sen sabah simayla butiğe in sonuçta butiğin camından evin kapısı gözüküyor, kapıyı kollıycaksın tamam mı? Geldiğinde de hemen beni ve eylemi arıycaksın. İlk ben gelicem sinanla tanışıcam onu senin bahçende idare ederim sonra sen gelirsin tamam mı?" Yine birşey demeden kafamı salladım.

Uzun bir süre sessiz oturduktan sonra selim ve çiler aynı anda saçma sapan bir bahane bularak gitmişlerdi. Tarçında koltuk boşalır boşalmaz koltuğa çıkıp kucağımda uyuyakaldı.

İLTİMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin