24.BÖLÜM

26 1 2
                                    


Keyifli okumalar

1. GÜN:

Eve geldiğimden beri üzerimde ağırlık hissediyordum, adını koyamadığım. Bu ağırlık üzerimde yatan tarçın değildi elbette, farklı bir histi. Eve geldiğimde simay benim için yumuşak bir yatak hazırlamıştı bile. Her ne kadar iyi olduğumu söylesem de dakika başı iyi misin? Sorusuna maruz kalmıştım ve evet aslında pek iyi değildim, rahat rahat nefes bile alamıyordum. Bunu onlara söylersem üzerime daha fazla düşeceklerdi bu yüzden iyi olduğumu söylüyordum. Eve geldikten yaklaşık iki saat sonra arın ve leyan aramaya başlayınca telefonu kapatıp çekmeceme kaldırmıştım... bir süre birbirimizden uzak durmak hepimize iyi gelicekti.
        Simay gün boyu internetten kemiklerim için şifalı çorbalar araştırmış ve onu zar zor paça çorbası yapmaktan el birliğiyle durdurmuştuk. Onun yerine normal et suyuna çorba yapıp içini rahatlatmasına izin vermiştim. Selim ve çiler ise gün boyu beni neşelendirmeye, modumu düşürmemeye çalışmışlardı. Yaptıkları şakalar o kadar komikti ki doğruyu söylemek gerekirse gülerken canım epey yanmıştı.

Şimdi ise hepsini zar zor iyi olduğuma ikna ederek evlerine yollamış karanlık odamda tavanı izliyordum. Saat gece üçe gelirken benim gözüme gram uyku girmiyordu. Tarçın bacaklarımda uyuyordu sırf bu yüzden bile zar zor kıpırdıyordum. Canım acıdığı için değil, onu uykusundan uyandırmamak için.
     Elimdeki yumuşak stres topunu sıkarken açık kalan perdeden sokağı izliyordum. Olanlar aklımdan çıkmıyordu...anıla fark edemeden verdiğim zehir, üzerime inen kafesle içerideki et adamla tek kalmam. Eğer bileğimdeki saat olmasaydı ve arınlar bizi bulmasaydı neler olurdu tahmin dahi edemiyordum doğrusu. Fakat düşündükçe sinirlenmeme sebep oluyordu. O adamı dövemediğim için aşırı pişman hissediyordum. Fermanın suratına atacağım yumrukla içimin rahatlayacağını adım kadar iyi biliyordum.

Topu elimde sıkabildiğim kadar sıkarken sinirimin geçmediğini hatta bu şekilde yatarken geçmeyeceğini de fark edince ayağa kalkmaya karar verdim. Zar zor belimden güç alıp yatağın yanındaki komodinden de destek alarak kalktım. Simay ve çiler bana gövdemi sımsıkı tutan bir korse giydirmişlerdi. Ayağa kalktığımda ağrımın çok fazla olduğunu hissederek mutfağa ilerledim. Masanın üzerindeki ilaç poşetinden ağrı kesiciyi çıkarıp suyla içtikten sonra mutfağın camından dışarıdaki tanıdık mercedesle plakasına bakmam ve bunun anıl olduğunu anlamam bir olmuştu. Kalbimin anında ritim hızı değişirken yavaş adımlarla odama gidip yatağa oturdum.
    Çekmecemden telefonumu çıkarıp açtığımda bir sürü arama olduğunu gördüm
Anıl: 150 cevapsız arama
Leyan: 10 cevapsız arama
Arın: 3 cevapsız arama

Cevapzı aramaların ardından mesaj kutumda da bir o kadar mesaj olduğunu gördüm
Gönderen: Anıl:
- telefonun neden kapalı?
Gönderen: Anıl:
-telefonu açar mısın?
Gönderen: Anıl:
-leyan onun aramalarını da cevaplamadığını söylüyor. Anlam veremiyorum...lütfen aç konuşalım
Gönderen: Anıl:
- saatlerdir sana ulaşamıyorum eylem
Gönderen: Anıl:
- biraz daha telefonu açmazsan oraya gelicem eylem
Gönderen: Anıl:
- Dışarıdayım
Gönderen: Anıl:
- selim şu an görüşmemizin iyi olmayacağını söylüyor. Sahiden böyle mi düşünüyorsun?
Gönderen: Anıl:
- aramıza mesafe koyman hiçbir şeyi değiştirmeyecek eylem. Sana olan hislerimi değiştiremezsin... seninle konuşmadan vazgeçmeyeceğim. Benimle konuşana kadar kapında bekleyeceğim
Gönderen: Anıl:
- senden asla vazgeçmeyeceğim...

Son okuduğum cümleyle yerimde mıhlanıp vücudumu sıcaklık esir aldı.

Gönderen: Leyan:
- sakın bana beni engellediğini söyleme eylem çünkü sana ulaşamıyorum.
Gönderen: Leyan:
- abimi evde tutamıyorum aç şu telefonu.
Gönderen: Leyan:
- eylem, abimi evde daha fazla tutamadım sana geliyor.
Gönderen: Leyan:
- abim sana hala ulaşamadığını, selimin onu eve almadığını söylüyor. Kızım sana söylüyorum, abim fena kızgın.

İLTİMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin