23. BÖLÜM

25 0 0
                                    


        Korktuğum başıma gelmişti... bunun olması kaçınılmaz bir gerçekti. Ya benim başıma birşey gelecekti yada onun ama şimdi hiç istemediğim bir şey olmuştu. İkimizin de başına belayı ben sarmıştım. Karanlık depoda kolumdaki zincirlere baktım. Anıl hala baygındı, saatlerdir baygın yatıyordu. Kollarım duvara bağlı zincirlerle bağlanmıştı, anılın kolundaki zincirler ise yere sabitti. Bu adamlar kimdi ve benden ne istiyorlardır bilmiyorum tek bildiğim başımıza iş açtığım, hemde çok büyük bir bela. Gözümden akan yaş yanağımda yol çizip bacağıma damladı.
Anılın yerde kıpırdanmasıyla yanağımı koluma sildim "anıl, iyi misin?" Başını tutarak ayağa kalktı "eylem" başında keskin bir ağrı vardı demek ki gözlerini bile zar zor açıyordu "buradayım" kollarındaki zinciri fark edince gözleri beni buldu "iyi misin?" Başımı salladım "asıl sen iyi misin?" Başını tutup tekrar gözlerini kapattı "iyiyim. Saat, saat kolunda mı?" Bileğimdeki saat hala duruyordu "kolumda" kendini bana çekmeye çalışmıştı ama kolundaki zincirler izin vermeyince sinirlenip bir küfür savurdu "bileklik kolundaysa bizi bulmaları uzun sürmez" bıkkınca nefesimi verdim "bizi baş başa sanıyorlar anıl. Nereden bilebilirler" başındaki ağrı tekrar kendini göstermiş olucak ki dişlerini sıkıp gözlerini kapattı "bu lanet ağrı gözlerimi kör ediyor" kafamı yasladığım duvardan kaldırıp kendimi ona biraz çekince dahasına izin vermeden zincirler bileğimi kesti "anıl iyi misin?"

Ellerini başından çekip bana baktı "iyiyim"endişeli yüz ifademle elimi ona uzatmayı deneyince bunu da yapamadığımı anladım "çıkıcaz buradan korkma" hepsi benim suçumdu, anıl yanımda olmasaydı sadece benim peşime düşüceklerdi, fakat ben işleri daha da beter hale getirmiştim. Dişlerimi sıktım "çıkıcaz" gözleri depoda gezinsede karanlıktan o da benim gibi hiçbir şey görememişti "çok karanlık, bende birşey göremedim" dudaklarını ıslattı "bir bok göremiyorum"

Tam o anda gümbürtüyle demir olduğunu anladığım kapı açılıp tam olduğumuz yerde bir floresan aydınlatıldı "tam zamanında" ses anladığım kadarıyla ileriden geliyordu "biraz daha uyanmasanız sizi uyandırmak zoorunda kalıcaktık" bu ses. Karanlık yerden aydınlığa geçen tanıdık yüzle olduğum yerde çakıldım. Bu oydu... evime gelip dedemin onu yolladığını söyleyen adam. Yutkunamadım "sen" yüzüne anında iğrenç bir gülümseme yayılırken anıl da bakışlarını bana çevirdi "nereden tanıyorsun bu piçi?" Bir anda ona döndüm "sen de mi tanıyorsun?" Anılın sinirlendiğini hissediyordum "eylem nereden tanıyorsun?" Gözlerimi anıldan ayırıp karşımda kollarını arkadan bağlamış bizi keyifle izleyen adama baktım "kimsin sen?" adamın önüne sandalye koyulunca adam karşımıza oturup arkasına yaslandı "kavganızı hiç bölmeyeyim ben, siz devam edin" bacak bacak üstüne atınca uyaran gözlerle anıla baktım.
Anıl beni umursamadan tekrar adama baktı "benden yediğin yumruklar sana yeterli gelmedi herhalde" adının ferman olduğunu hatırladığım adam başını arkaya atıp güldü "o zamanlar sen daha çok genç ben ise fazla hata yapıyordum. Bunlar olabilir şeyler" anıl yerden kalkınca adamlardan biri anılın omuzundan tutup onu dizlerinin üzerine tekrar oturttu. Kaç kişiydi bunlar içeride?

Anıl kendini geri çekip ayağa kalkınca başka bir adam daha gelip dizlerine arkadan vurup yere çökmesine sebep olunca bağırdım "çek lan ellerini" ıslık sesiyle fermana çatık kaşlarımla baktım "bu kız sana değer veriyor olmalı anıl" benim konuşmama izin vermeden atladı "sen yumruklarımla olan hasbihali unutmuşsun anlaşılan ferman" adam gülümseyip yerinde keyiflendi "gözlerindeki öfkeden hala gram birşey kaybetmemişsin anıl, merak ediyorum hala babanın pis işleriyle uğraşıyor musun?" Yerinden kalkmak için davranacaktı ki iki adam omuzlarından bastırdı "peki sen kırdığım dişlerini yaptırdın mı?" Nispet yaparca gülümsedi anıl "yüzünü dağıtırken ne kadar sinirlenmiştin, seni keyifle izliyordum" ferman bacağını indirip anıla doğru eğildi "fakat şu an şartlar değişti" ikimize bakıp dişlerini gözler önüne serdi "bu depodan ikinizden sadece biri sağ çıkıcak" anıl kısa bir an bana baktı "tamam onu bırak gitsin"
Anında ona baktım "saçmalama anıl" ferman ayağa kalktı ve cıkcıkladı "kusura bakma anıl bu depodan sizi kolay kolay bırakmaya niyetim yok" ellerini arkadan bağladı "hem eylemi tanımak istiyorum. Ondan büyük bir elektrik alıyorum" buruşturduğum yüzümle ona bakarken anılın zincirlerini duydum "o elektiriği alır bir tarafına monte ederim senin. Uzak dur ondan" ellerini iki yana açtı "ama böyle olmaz. Eylem sana dokunmamamı istiyor sen eyleme dokunmamamı istiyorsun. Nasıl eğlenicez biz"

İLTİMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin