(Anıl Giray)
"Sizede merhaba sinan bey" sinan gözlerini kapayıp nefesini veredi "merhaba... şimdi izninizle kardeşimi görmek istiyorum" ellerimi
arkamda bağlayıp duruşumu dikleştirdim "maalesef sinan bey, kardeşiniz sizi görmek istemiyor" sinanın birden gözleri koyulaştı "bakın leyla hanım-" yok artık leyla mı? "Leyla değil leyan" uzunca yüzümü süzdü "bakın leyan hanım kardeşimi görmeden buradan gitmeyeceğim şimdi önümden çekilir misiniz?" Yardımcımız arkadan bana seslenince elimi kaldırıp sorun olmadığını bildirdim."Kardeşiniz eğer burada olsaydı elbette görebilirdiniz sinan bey ama maalesef şu an eylem sizden epey uzak" daha da sinirlendiğini yüzünden görebiliyordum "ne demek uzak, nerede?" Omuzlarımı kaldırıp dudaklarımı büktüm "vallahi bilmiyorum ama kafasını dinlediği kesin" sinan etrafına baktı "kiminle? Anılla mı?" Paltosunun iç cebinden telefonunu çıkartıp tahminimce abimi arayıp kulağına götürdü.
Uzun çalışların ardından telefon açılmayınca telefonu elinde sıktı "benim kardeşimi benden nasıl uzaklaştırır?" Kollarımı göğsümde kavuşturudum "açık olmak istiyorum sinan bey. Sizden de aileniz den de sıkılmaya başladım. Eylemi rahat bırakın, başına açtığınız kötülükler bi hayli can yaktı zaten" sinan bana nefretle bakmaya başladı "kardeşim gelene kadar burada bekleyeceğim" elimle salonu gösterdim "tabi buyrun"
Sinanın arkasından yere topuklularımı vura vura yürüdüm "beklerken birşey alır mıydınız?" Yüzüme bakmadan koltuğa oturdu "viskiye hayır demem" arkama dönüp yardımcımıza kaş göz işareti yapınca bende karşısındaki koltuğa oturup bacak bacak üstüne attım.
"Çok merak ediyorum. Nasıl hala eylemi görmeye gelebiliyorsunuz?" İnce uzun parmaklarıyla burun kemerini sıktı "bakın leyla hanım-" tekrar sözünü kestim "ismin leyan tekrar tanıştığımıza memnun olmadım" simsiyah gözlerini gözlerime dikip öldürecek gibi bakmaya başlayınca bende ona meydan okursacına bakışlar atmaya başladım "aile ilişkilerimiz sizi hiç ilgilendirmez leyla hanım"Gözlerimi kıstım "eylem sizin ailenizden değil sina bey" ismini bilerek yanlış söyleyince çenesini sıktı "eylem sizin ailenizde hiç olmamış zaten" burnundan soludu "eylem gelene kadar sussak iyi olur leyla hanım, zira kalbinizi kıracağım" geriye yaslandım "ooow yapmayın ama sina bey, kalbimi kırarsanız çok üzülürüm" göz yaşımı siliyormuş gibi yapınca o da arkasına yaslandı. İkimizde birbirimize öldürücü bakışlar atarken göz kontağını ilk ben kesip abime sinanın burada olduğuna dair bir mesaj attım.
Yardımcımız sinan beyin viskisini getirirken telefondan başımı kaldırmadan "bana da kahve getirebilir misin" diyip işime geri döndüm. Abim bana cevap vermemişti çünkü dediği gibi telefonu kapalıydı. Babam evde değildi, böcekler de kim bilir hangi haltı karıştırıyorlardı. Telefonumu kapatıp sinan beye öldürücü bakışlar atmaya devam ettim "haber verdin mi abine geldiğimi?" Yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirdim "evet gelirken de iki kilo patates al dedim" tek kaşını kısa bi an kaldırdı "söyle o abine eylem geldiğinde onu alıp gideceğim" ne saçmalıyordu bu adam? Eylemi bir yere götürmesine izin veremezdim.
Ama tabiki onun bu hareketine pabuç bırakamazdım bu yüzden gülümsedim "abim eylemi getirirse tabi götürürsün...gerçi bu dediğine eylem bile kahkaha atar" kaşlarını çattı "ne demek getirirse?" Saçlarımı savurdum "abim eylemi getirirse götürürsün demek" ayağa kalktı "anıl eylemi zorla mı tutuyor?" Başımı hayır anlamı da salladım "yo ne alakası var. Kısa bir tatil gibi düşün" daha da sinirlendiğini görebiliyordum "ne diyorsun kızım sen? Ne tatili" ayağa kalkıp bana parmağını uzatmıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLTİMAS
Teen FictionAilesi tarafından evden atılıp babannesi ve dedesinin yanında büyüyen bir kız. Yıllar geçip tek başına kaldığında tek bir telefonla bütün düzeni bozulur ve bu saatten sonra bozuk olan sadece düzeni değildir