25. BÖLÜM

3 0 0
                                    

kaşlarımı çatıp ona bakmaya devam ederken çiler cırlayarak konuştu "EYLEM SİNAN GELMİŞ ANIL DİYOR" kulağımı elime kapatıp çilerin cıyaklayan sesinin başımın daha çok ağrımasına engel olurken sinan abim bana doğru eğildi "içtin mi sen?" Hala şok iç...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



kaşlarımı çatıp ona bakmaya devam ederken çiler cırlayarak konuştu "EYLEM SİNAN GELMİŞ ANIL DİYOR" kulağımı elime kapatıp çilerin cıyaklayan sesinin başımın daha çok ağrımasına engel olurken sinan abim bana doğru eğildi "içtin mi sen?" Hala şok içinde ona bakıyordum "çakmak çaksam yanarsın, amma içmişsin" eliyle kokuyu gidermeye çalışıp içeri girdi
"Eyleeeeem" koşarak yanımıza gelen çiler benim gibi şok geçirip sinan abime bakakaldı. Kapıyı kapattım "bağırma beynimi s*****" ağzını tutup benim peşimden içeri girdi.
Sinan abim kot ceketini çıkarıp bir kenera attı "konuşmamız lazım hazırlan da biraz yürüyelim" başımı salladım "neden?" Ellerini bıkkınca iki yana açtı "konuşacağız dedim ya" boş gözlerle ona bakmaya devam edince ellerini çırptı "hadi be kızım ya akşama kadar seni mi bekleyeceğim" yerimde kıpırdanıp çileri arkamda bırakıp kendimi banyoya attım.

Üzerimdekileri kirli sepetine atıcakken tişörtümdeki alkolü gördüm "ne yaşadık abi biz dün gece" duşa kabine girip ılık bir duş alırken çiler dan diye banyoya dalınca yüksek sesle "oha çiler oha"
beni umursamadan kapıyı kapattı "niye gelmiş bu?" Elime biraz şampuan alıp saçlarımı yıkamaya başladım "ne biliyim kızım bir bok anlamadım" o yüzünü yıkarken bende saçlarımı duruladım. Elindeki havluyla bana döndü "bana bak bu senin kafes dövüşü olayını duymuş olmasın" başımı salladım "duysa bu kadar sakin kalmazdı, başka bir şey var" başını salladı "tamam ben eve geçiyorum sende bana haber ver" ona başımı sallayınca o da banyodan çıktı.
İşimi bitirip bornoza sarıldıktan sonra odama geçip hızlıca kurulanıp gri eşofmanımı üstüme de sıfır kollu beyaz body giyinip saçlarımın ıslaklığını havlumla alıp odadan çıktım.

Salona geçtiğimde sinan abimin sigara içtiğini gördüm "keşke içerken bir pencere açsaydın" sigarayı kül tablasına basıp ayağa kalktı "hazırsan çıkalım" başımı sallayıp anahtarımı ve tarçını da alıp evden çıktık. Telefona geri dönmemiştim, zaten çiler arama amacını söylemişti geri dönmemin manası yoktu.
Sinan abimle sahile inip kendimizi seyyar köftecinin yanına attık. Taburelere oturmuş sabah sabah köfte ekmek yiyordum "prenses ne zaman gelir?" Sorumu anlamayınca yüzüme aval aval baktı "o kim be?"
"Hala konuşmadın da sandım ki prenses falan gelecek herhalde" dil çıkardı "çok komik" gülümseyip elimdeki ekmeğin yarısını tarçına yedirdim "sabaha kadar seni mi bekliycem sinan aktaş söyle işte" çayıncan bir yudum alıp gözlerime baktı "konağı sattım" duyduklarımla birden şok geçirip lokmam boğazıma takılıp beni öksürtmeye başladı. Ne demişti o?
  "Ne dedin sen?" Sinan abin sırtıma hafifçe vurup ayranı elime tutuşturdu "iç şundan" öksürmekten gözümden gelen yaşı silip ayrandan bir iki yudum aldım "bir daha söyle bakıyim" derin nefes aldı "konağı sattım" sesimin ayarını kaçırıp "Ney ney ney ney" gözlerini devirdi "Kızım kaç kere söyleticeksin anlamıyorum ki konağı sattım işte"
"sen salak mısın?"
"Höst, düzgün konuş" elimdekileri bıraktım "babam ne dedi buna" başını salladı "hiçbir şey söyleyemez" omuz silktim "niye?"
"Çünkü bütün yerler konak dahil benim üstümde"
"Eee" başını salladı "ne eee. Sattım borcu kapattım işte" ayrandan bir yudum daha alıp duyduklarımı sindirmeye çalıştım "yerleri de satmamış mıydın?" Başını salladı "satmıştım ama yetmedi" elimi çeneme koydum "sattın yani hepsini"
"Hepsini değil" bu sefer ben göz devirdim "Anlatsana şunu düzgün bir öyle diyorsun bir böyle" çay bardağına fondip yapıp abiye tekrar doldurması için işaret etti "dur bir kızım ya kaç aylık doğdun sen?" Derin nefes verip anlatmasını bekledim.
"Amcamın, halamların yerlerinin hepsini sattım ha birde konağı" ellerimi iki yana açtım "e geriye ne kaldı" ekmeğinden aldığı ısırığı yuttu "bizim yerlerimiz duruyor"
"Nasıl yani?"
"Senin, benim, oğuzun, edanın, ikizlerin yeri duruyor" göz kırptım "birincisi benim yerim mi var? İkimcisi niye bizimkini satmadın?" Çay getiren abiye teşekkür edip bana baktı "evet senin de yerin var tabiki, amcamın ne yaptığı umrumda değil. Bizim yerlerimizi satmadım çünkü bu onların suçuydu, evlatlarının yerleri var işte yeter onlara. Çok geri istiyorlarsa çalışır gelir alırlar" duyduklarım karşısında şok olurken seneler sonra yerim olduğunu öğrendim "benim arsam hangisi?"
"Şu en arkasında kulübe olan" düşündüm. O kulübede anılla uyuduğumuz zaman gözümün önüne geldi "ben yer istemiyorum benim payımı edaya ver" sinan abim başını salladı "niye? Muğlaya zeytin zamanı dönmen için bir sebep işte. Gelir hasadını yapar satar gidersin" kaşlarımı kaldırdım "ben muğlaya dönmem"
"Neden?"
"Dönmek için bir sebebim yok ki?" Kaşlarını çatıp homurdandı "benimle barıştın sayılır. Muğlayla da barışırsın" ağzımdaki ekmeği ağır ağır çiğnedim "seninle barışmadım" gözleri birden koyulaşırken yüz ifadesi de yavaşça düştü "seninle burada oturmam barıştım anlamına gelmiyor. Geçmişi değiştiremezsin" gözlerini masaya dikip başını salladı "muğlaya gel bari" bıkkınca nefesimi veridim "ne muğlaymış arkadaş" ona doğru eğildim "muğla benim cehennemim. Oraya asla dönmeyeceğim" siyah gözleri ciddiyetimi anlamış olmalıydı "yine de arsan hazır. Ne zaman istersen gel bak, tapu işleri için de bir ara notere gideriz" neden yer işine bu kadar takmıştı bilmiyorum, muğladan nefret ediyordum işte. Orada barınamıyordum, babamla aynı şehirde olmak bile canımı okuyordu.
     Elimde kalan ekmeği de tarçına verdim "bu arsa davasına neden bu kadar kafayı taktın bilmiyorum ama ben kararımda sabitim. Arsa istemiyorum, muğlaya dönmeyeceğim... benim arsamı edaya ver" ellerini iki yana açtı "yapma eylem. Sen zeytinliği severdin"
"Zeytinliği seviyordum evet. Fakat babamla aynı şehirde olmayı sevmiyorum" pes etmiş gibi nefesini verdi "yine de arsan hazır olacak. Sen gelmesen de" ayranı kafaya dikleyip ayağa kalktım "hadi eyvallah" o da ayağa kalktı "bir süre burada olucam haberin olsun" dudak büktüm "sen bilirsin"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İLTİMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin