İlk bölüme hoş geldiniz. Yorum yapmayı unutmayın...
***
Gözlerimi kapattım ve arabada arkama yaslandım. Kulaklığımı taktım ve sesleri birazcık da olsa susturabilmeyi umdum. Hala devam ediyordu ancak daha sakindi sanki. Annem saklama kabından bir börek çıkartıp bana uzattığında onun seslerini duymuş ve otomatik olarak elimi uzatıp böreği almıştım.
Her sesi duymak can sıkıcıydı. Duyduğum sesler hangi frekansa ait olursa olsun duyuyordum işte. Böyle olmanın zararları olduğu kadar faydaları da vardı. Hızlı reflekslerim vardı. Bir kurt adam ya da vampir kadar değildi ama günlük hayatta işe yarıyordu.
Her şeyi duyarken bitmesi için çığlık atmak istiyordum. İşe yarıyordu, kısa bir süreliğine. Bu seslerin olmadığı bazı zamanlar vardı. Haftada iki gün sesleri duymazdım. Sadece o günler uyuyabiliyordum. O gün kimse beni rahatsız etmez, istediğim kadar uyumama izin verirdi.
Anne ve babam normal bir okulda okumama izin vermiyordu. Yani eskiden. Onca ses ve gürültü hem benim hemde diğerleri için kötü olurdu. Çığlık atıp hepsini öldürmek istemezdim. 14 yaşımdan beridir evde eğitim görürdüm. Diğerlerine nazaran daha yüksek bir eğitimdi. İki gün kimse bana dokunamayacağı için o gün görmem gereken dersleri de sığdırırlardı.
Şimdi öyle olmayacaktı. Normal bir genç gibi okula gidecektim. İki yıl önce olduğu gibi. Güçlerim açığa çıktığında herşey berbat hale gelmişti. Alışmak zaman almıştı. Evlatlık olduğumu öğrenmiştim. Ailem doğa üstülerden haberdar oldukları için ne olduğumu biliyordu. O zamandan beri beni yavaştan buna hazırladıklarını sonradan farketmiştim.
Güçlerimi en yakın arkadaşım Emily'i öldürdüğümde keşfetmiştim. Kız gecesi yapıyorduk. Ailem bu tür aktivitelere pek izin vermezdi ancak bir defalığa mahsus zorla izin koparabilmiştim. Gece uyumaya başladığımızda kabus görmüştüm. Emily'i öldürdüğüm bir kabus. Uyandığımda attığım çığlık esnasında onu öldürmüş olmak tam bir ironiydi. Bunları hatırlamak nefes almamı zorlaştırdı.
Bir süre sonra kulaklığımdaki şarkı, sesleri bastıramaz oldu. Tam Mystic Falls'ın girişindeyken kriz gelmişti. Elimi ağzıma örtüp arabayı kullanan babama sertçe dokundum. Anladı ve arabayı durdurdu.
Diğer elimle kapıyı açmaya zorlandım. Daha fazla tutamıyordum. Sonra bir çaba dışarıya çıkmış babam kapıyı açtığında kendimi dışarı attım. Çığlık boğazımı yırtarcasına ses tellerimden çıktığında kuşlar dolu gibi yere düşmeye başladı. Birkaç ağaç dalları kırılıp yere düşmüştü. Bu yerde vampir ya da kurt adam varsa büyük ihtimalle beni duymuştu.
Tüm nefesim kesilirken ve çığlık son bulurken elimi arabaya yasladım ve derin derin nefes almaya çalıştım. Yüzümün rengini kaybettiğine emindim. Her seferinde olurdu. Çığlık atarken bambaşka görünürdüm.
Gözüm arabanın kenarında ki aynaya çarptığında siyah saçlarımın daha da karardığını gördüm. Yeşil gözlerim zümrüte dönüşmüş gibi hafiften parlıyordu. Dudaklarım dolgun duruyordu. Yüzümde ki ufak tefek belli olan benler gitmişti. Az sonra normale döneceğini bildiğimden daha fazla bakmadım ve arabaya bindim. Annem sakin görünüyordu. Alışmıştı ne de olsa.
"Devam et John. Geçmiş görünüyor. " Babam annemin sesiyle telaşlı bakışlarını benden çekip yola döndü ve sürmeye başladı. Babam bu krizleri işi nedeniyle daha az görüyordu. Annem hep yanımda olduğu için gayet sakindi. Önceki evimizde ses geçirmez özel çelikten bir odam daha vardı. Kriz anlarında hemen içeriye girer ve doya doya çığlık atardım. Hayatımın sonuna kadar bu şekilde olmasını istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Banshee'nin Göz Yaşları -Mystic Falls'da Banshee-
FantasyGüçlerini kontrol edemeyen bir Banshee tehlikelidir. Kontrol edene kadar hem kendisine hemde çevresine zarar verir. Ancak kontrol ettiğinde...ne kadar büyük bir güce ulaşacağını kimse bilemez. *** Uzun zaman sonra ilk kez yeni bir kurguya başlıyorum...