***
Scarlett Gwendolyn Harper...
"Caroline?" Sesim fısıltı gibiydi. Ne yaptığını yeni farketmiş gibi olduğu yerde dona kalmıştı. Ona bir adım atacakken benim güneş olan bölgeden çıkmamı engelledi.
"Yapma! Kontrol edemiyorum. Orada kal lütfen." Ağlıyordu. Ne olmuştu bu kıza? Kim yapmıştı bunu ona?
"Anlat Caroline. Neler oldu?" Sakinliğime şaşırdı, "Biliyorsun. Nasıl? Nasıl bu kadar sakinsin?" Elimde dalgalar uçuşmaya devam ediyordu. Devam etmesi de gerekiyordu yoksa ağaç dalları tekrar üzerime örtülür ve güneşi kapatırdı. Caroline'ın içinde ki vampirin bu fırsatı kaçırmayacağına emindim. İstem dışı yaptığım bu gösteriye ben ondan daha hayrandım açıkçası. Ama belli edecek değilim.
"Elena, o yaptı. Bana bunu nasıl yapar..." ağlamaya devam ediyordu. Elena vampir değildi. Olsaydı bilirdim, "O değildi Caroline. O Katherine'di." Şaşırdı. Gözleri bir ceylan gibi mavi mavi parlıyordu.
"Kim-" cevapladım,"Elena ile aynı görünüyor ama farklı kişiler. Sana her şeyi anlatacağım ama kan içmen gerekiyor. Sakince konuşmamızın tek yolu bu." Bir vampir bakıcısı olmadığım kalmıştı.
Cidden ama, ben kendim hakkında bile birşeyler bilmiyorken ona ders veriyordum. Bir sincap gördü. Bakışlarını izledim. Çevik ama acemi bir şekilde ağaca zıplayıp sincabı yakaladı ve dişlerini geçirdi. Kan bir kaç saniye de bittiğinde üzgünlükle boş hayvanı yere bıraktı.
"Vejeteryan olduğumu söylesem bana kimse inanmaz." Güldüm. Yavaşça güneşi ortaya çıkaran dalgalarımı geri çektim. Bu kadar kontrollü olmam gurur vericiydi. Güçlerimde çok hızlı gelişiyordum ve bu mutluluk vericiydi. Buraya gelene kadar Hakkım da çok az şey biliyordum. Etraf tekrar karardığında Caroline yanıma yavaşça yaklaştı. Hala kendine güvenmiyordu.
Onu kolundan tutup ormanda ilerledim ama aklıma gelen şeyle durdum. Bir yere gidemezdik ki. Etraf gündüzdü. Hadi ben farketmedim, bu kız az önce ışık var diye benden kaçıyordu neden beni durdurmuyor ki? Sanırım bana bir anda fazla güvendi. Elimde her şeyin çözümü olduğunu düşündü. Kolundan tuttum ve onu da durdurdum.
"Güneş." Anladı ve yere çöktü, "Sürekli bununla mı uğraşacağım? Elveda yaz partileri." Göz devirdim, "Bir süre daha sincaplarla vakit geçir ve ormana giren kimseye saldırma. Ben bir yolunu bulacağım." Kafasını çaresizce salladı. Beklemekten başka çaresi yoktu sonuçta.
Telefonumdan Stefan'a mesaj attım. Umarım Elena'nın mesajlarından benimkileri görebilirdi. Hala o kıkırdaşmalar aklıma geldikçe sinirleniyorum.
'Acil' mesajını gördü ve aradı.
"Hey sorun ne? Dersten çıktım." En azından bunu yapabiliyor. Arkadan gelen Elena'nın sesini duyduğumda konuştuklarıma dikkat etmem gerektiğine karar verdim, "Yarasa mevzusu Stefan. Ve Caroline...O biraz yarasa gibi davranıyor. Sanırım akıl sorunları var." Elena'nın sesini duydum.
"Nasıl yarasa gibi?" Stefan ona cevap vermedi, "Geliyorum." Dedi ve kapattı. Arkamdan gelen seslerden nerede olduğumu anlaması zor olmazdı.
***
"Nerede?" Elimle ormanın girişini işaret ettim, "Orada bir yerde." Derin bir nefes aldı, "Arabada battaniye var. Onu buraya yaklaştır. Ben Caroline'i bulacağım." Kafamı salladım ve arabaya binip girişe yaklaştım. Stefan iki dakika sonra yanında sarışınla geldiğinde ikisi de arabaya bindi.
Caroline hala ağlıyordu. Umuyordum ki bu sefer de yaz partileri için ağlamıyordu. Stefan onun üzerini iyice örttüğünde arabayı çalıştırıp onların eve sürdüm. Ne kadar iyi bir fikir emin değilim ama başka şansım var mı?
Eve vardığımızda Caroline hala battaniye ileydi. Kapıdan girer girmez Stefan tüm perdeleri çekmişti. Damon koltukta oturuyor ve burbon içiyordu. Stefan onu görünce şaşırdı, "Zack nerede?" Damon sırıttı, "Mine çiçeği deposunda uyukluyor kardeşim ve bir dakika. O sarışın neden seninle?" Caroline birden öfkeyle üzerine atladı, "Beni kullandın! Kanı mı içtin!" Damon kızın vampire dönüştüğünü sert yumruklardan anlamıştı.
"Ah Barbie yanlış anlama ama bu kişisel değil. Bir erkek ve aynı zamanda vampir olarak ihtiyaçlarım var biliyorsun." Caroline onun erkekliğine tekme attığında neredeyse gülecektim.
"Yeter. Stefan." Onlar durulduğunda Stefan Damon'ın üzerine yürümekten vazgeçip bana döndü, "Bunu yapan Katherine'di. Ona Elena gibi davranarak yaklaşmış ve dönüştürmüş." Stefan sendeledi. Büyük bir sarsıntı yaşamış gibiydi.
Damon daha beterdi. Dönüşüp üzerime yürüdü, "Bu diriltme işinden sıyrılmak için yalan mı söylüyorsun Ölüm perisi?" Gözleri kan dolu testi gibiydi. Korkmadım.
"Yalan korktuğun ya da değer verdiğin kişilere söylenir. Eh, sen ikisi de değilsin Salvatore. Geri çekil yoksa kafanı uçururum." Beni dinlemedi. Üzerime yürümeye devam etti. Boynumdan yakalayıp sertçe duvara yapıştırdı.
"Kes sesini!" Boğazım yanıyordu. O kadar çok sıkıyordu ki bayılmama ramak kalmıştı. Boğazımdan bir hırıltı yükseldiğinde daha iyi bir zaman olamayacağını düşündüm, "Sadece palavra. Güçlerini kullanmayı bile bilmiyorsun. Beni tehdit edebilecek kadar iyi değilsin." Görüşüm değişti. Etrafta yeşil parıltılar görüyordum.
Çığlık boğazımdan çıktığında Damon şömineye kadar fırladı ve neredeyse içine giriyordu. Kötü yanı Stefan ve Caroline da ileriye uçmuştu. Stefan'ın yanına koştum, "İyi misin?" Kafasını salladı ve göz ucuyla ikisine baktı.
Kendimi kötü hissettim. Kontrolsüz çığlığım sadece zarar vermek istediğim kişiye değil tüm çevreme zarar veriyordu.
"Ve Damon...yüz yıldır Katherine tarafından kandırdığın için seni tebrik ederim. Hiç ölmemiş bir kızı diriltmemi isteyecek kadar aptalsın."
Kinimi kustum ve evi terk ettim. Caroline artık benim sorunum değildi. Stefan halletsin, banane. Artık bu aptal vampirler ile uğraşmaktan bıktım. Sürekli onlarla anlaşma yapmamda cabasıydı. Gün ışığı yüzüğünü gizliden arayacaktım.
Elena'nın evine gittim. Onunla konuşmam gerekiyordu. Başına büyük bir bela gelecekti ama hiçbirşeyden haberi yoktu. Verandayı çıktım ve kapıyı çaldım. Kapıyı bir adam açtı. Tipinden bile iyi olmadığını sezmiştim.
Ölüm perisi olmamın da etkisi olmuş olabilir tabi. Sesler boğazımda yumru oluştururken tehlike seziyordum. Adamın arkasından Elena çıktı. Sacları kıvırcık denilebilecek kadar dalgalıydı. Elena'yı hiç dalgalı saçlar ile görmemiştim.
Bir dakika, ben tehlikeyi adamdan sezmiyordum ki. Hatta tam olarak Elena'dan geliyordu. Ya da...Katherine demeliyim sanırım.
***
Kısa bir bölüm oldu. Çok geç yazıyorum kusura bakmayın. Bu okul beni çok yoruyor...
Bir an önce tatil gelsin diye canım çıkıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Banshee'nin Göz Yaşları -Mystic Falls'da Banshee-
FantasyGüçlerini kontrol edemeyen bir Banshee tehlikelidir. Kontrol edene kadar hem kendisine hemde çevresine zarar verir. Ancak kontrol ettiğinde...ne kadar büyük bir güce ulaşacağını kimse bilemez. *** Uzun zaman sonra ilk kez yeni bir kurguya başlıyorum...