Hyunjin
Sabah erkenden kalktım ve üstümü değiştirdim telefonumu aldım ve biraz internette dolaşmaya başladım. Daha sonra ise çantamı aldım ve evden çıktım. Okula doğru yürümeye başladım. Benden biraz önde Jeongin'i gördüm yanına gitmek istedim ama bir yandan da gitmek istemedim. Ama daha sonra hemen koşarak Jeongin'in yanına gittim. "Jeonginn!" hemen arkasını döndü ve bana baktı daha sonra önüne dönüp yürümeye devam etti. Bende hemen ona yetiştim. "Sabah sabah rahatsız etmeseydin." aldırış etmedim.
Jeongin'in yanından yürümeye devam ettim. Öylece etrafa bakıyordum, Jeongin'de aynı şekilde etrafa bakıyordu. "Dün ödevin olmadığını söylediğin için teşekkür ederim Jeongin normalde cevap vermezsin." bana baktı ve gülümsedi. "Bir kere oldu o başka olmaz emin ol." Jeongin bugün diğer günlerin aksine biraz daha sert gibime gelmişti.
"Neyin var senin ya, her zamankinden daha fazla sertsin? Noldu biri canını falan mı sıktı!!!" Jeongin alay edercesine güldü daha sonra ise yine bana baktı. "Ah hyunjin senin aksine bizim hayatlarımız da sorunlarımız var biliyorsun? Ya da bilmiyorsundur sen şimdi bu yüzden beni anlayamazsın." herkesin hayatı mukkemmel degil ki?
Benim hayatım da mukkemmel degil, annem çok baskıcı bir insan ve babam ben küçükken bizi terk etmiş. Annem böyle soyluyor yani, benim hayatımda da sorunlarım var fakat bunu dışarıya yansıtmıyorum. "Haklısın Jeongin anlayamam, özür dilerim." dedim ve Jeongin'i geride bırakıp yürümeye devam ettim. Okula girdim ve merdivenleri çıkmaya başladım sınıfa geldiğimde çantamı sırama bıraktım ve kafamı sıraya gömdüm. Belki de şuan kendimi de gömmek istiyordum.
"Hyunjin!!! Kalksana oglum" kafamı dürten Minho'ya baktım ve onunla beraber bahçeye indim ben bahçeye inerken Jisung ve Jeongin sınıfa daha yeni gidiyorlardı. "Ah be Jisung." minho'ya baktım ve anlamsızca ne olduğunu sordum. "Ne olmuş Jisung'a?" , "Ben ondan hoşlanıyorum sanırım, sürekli aklımda dedim ya eve gidince sürekli onu düşündüm ama isteyerek olmadı."
"Olabilir , insanlar birbirlerini severler Minho. Bence o da seni seviyordur muhtemelen ikiniz yakışıyorsunuz." minho gülümsedi. Bahçedeki bankalara oturduk ve konuşmaya devam ettik. Dersin başlamasına yaklaşık 15 dakika falan vardı bu yüzden Minho ile bahçede sohbet etmeye devam ettik. Daha sonra ise Jeongin ve Jisung bahçeye indiler. "Yanımıza gelirler mi ki?" Jisung gelebilirdi ama Jeongin gelmezdi. "Jisung gelir de Jeongin'i bilemem." minho bana baktı ve konuştu.
"Jeongin niye gelmiyor ki?" bilmiyorum ki bende sadece bana fazla soğuk ve sert davranıyor gibime geliyor. Sadece onunla konuşmak istiyorum ama konuşmak istemiyor bilmiyorum Minho belki benden rahatsız oluyordur. "Bilmiyorum ki ya." daha sonra Jisung yanımıza geldi ve banka oturdu. Minho çok mutlu olmuşa benziyordu. Bende ikisi yalnız kalsın diye banktan kalktım ve sınıfa doğru yürümeye başladım. Arkamdan Jeongin geliyordu. "Bu sefer beni sen takip ediyorsun?"
"Neden sen her peşinden gelenin seni takip ettiğini sanıyorsun?" dedi jeongin. Aslında böyle şeyleri hep Jeongin düşünüyordu, bazen onu takip etmesem bile onu takip ettiğimi düşünüyordu. "Sen yapıyorsun bunu Jeongin. Beni kendinle karıştırma." Jeongin güldü ve yanıma geldi. "Sen kimsin ki ben seni kendimle karıştırayım Hyunjin."
Belki de Jeonginle cidden muhattap olmamalıyım başka kişi de bulurum konuşacak. Çok kaba konuşuyor bu çocuk hiç mi bir şey öğretmemişler. "Haha çok komik Jeongin. Bundan sonra senin peşinden gelmeyeceğim. Umarım için rahat eder." Jeongin yine güldü.
"Sen hep benim peşimde dolaşırsın Hyunjin. Bunu ikimizde biliyoruz hadi 1,2 ama 3. olmaz sende Hyunjin." arkadaşlar görüyorsunuz. Konuşuyor artık!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baş belası - hyunin [minsung]
FanfictionBaş Belası. "Sen bir şey yapmadın sevmek suç değildir Jeongin. Sen Hyunjin'i çok sevdin, o da ilk başlarda öyleydi. Dediğin gibi değişti, sende değiştin Jeongin'im. Biz seninle çok saka yapardık, şimdi seni izliyorum da hep ağlıyorsun be miniğim. G...