Jeongin
Öğretmen Hyunjin'i tahtaya kaldırdı ve ilk sözlüye çıkacak kişi o oldu. "Geç bakalım tahtaya Hyunjin." Hyunjin tahtaya geçti ve öğretmene bakmaya başladı. Bir kaç soru sordu ve Hyunjin'in cevaplamasını bekledi. Bütün soruları doğru bilince Hyunjin yerine geçti, demek ki çalışıyordu. Daha sonra hyunjin'e döndüm ve ona bakıp geri kafamı tahtaya döndürdüm. Bir kaç kişiyle beraber sınıfın tümü tahtaya çıkmıştı. O kadar da beklediğimiz kadar zor değildi, sadece iki üç kişi bazı soruları bilememişti. Teneffüs zili çalınca herkes birden dışarıya koştu bende kitaplarımı kaldırdım ve diğer dersin kitaplarını çıkardım.
"Jeongin ben Minho ile kantine gidiyorum." kafamı salladım ve sırtımı duvara yasladım daha sonra ise yanıma Hyunjin geldi. "Baya iyiydim değil mi?" , "Ya evet ne demezsin" Hyunjin güldü. Daha sonra ise o da benim arkamdaki sıraya geçip benim gibi sırtını duvara yasladı daha sonra ise bana bakmaya başladı. "Bir şey soracağım Jeongin."
"Yine ne soracaksın bakalım." hyunjin elini ensesine götürdü ve konuşmaya başladı. "Beni başlarda sevmiyordun değil mi?" dedi. Evet, sevmiyordum. "Evet doğru sevmiyordum." hyunjin kafasını öne eğdi ve yine bana baktı.
"Neden ki çok mu soğuk geldim sana ondan mi sevmedin beni." neden bu soruları sorduğunu anlamamıştım ama her zamanki Hyunjin'di işte. "Bilmiyorum ki çok gıcık biri gibi gelmiştin gözüme o yüzden pek sevmemiştim seni."
Kafasını salladı ve gözlerini kapattı. "Peki farklı birimiymişim?" ona baktım ve hala gözleri kapalıydı. Biraz düşündüm, evet. Düşündüğümden farklıydı, gıcık biri olabiliyordu ama çok değil.
"Evet oyleymişsin." hyunjin gülümsedi ve bacaklarını sıraya uzattı. Pencereden gelen esinti saçlarını savuruyordu, bir süre ona baktım gözleri hala kapalıydı. Daha sonra yine konuşmaya başladı. "Biliyor musun küçükken hep senin gibi bir arkadaşım olmasını istemiştim." gözlerini açtı ve bana baktı.
"Biz arkadaş değiliz Hyunjin sadece konuşuyoruz." dedim. Yüzünü buruşturdu ve gülümsedi, "o zaman olduğumuz günü bekleyeceğim jeongin." dedi.
"Bu arada hala bana mantıklı gelmeyen şeyler var Hyunjin, okuldaki herkesle kavga etmişliğin var senin. Niye bana böyle davranıyorsun?" dedim. Hyunjin'de bana bakmaya başladı. "Dedim ya hep senin gibi bir arkadaşım olmasını istedim bu yüzden."
"Ha bu arada Jeongin. Çok çelişkili davranıyorsun bir iyisin bir kötüsün nasıl davranmak istediğine göre davran kafam karışıyor." anlamsızca ona baktım ve Hyunjin sınıftan dışarıya çıktı. Eun-woo yanıma geldi ve benimle sohbet etmeye başladı.
Hyunjin
Jeongin çok karmaşık biri gibiydi. Bir iyi bir kotu davranıyordu cümleleri bazen beni üzüyordu, arkadaş gibiydik ama arkadaş olmadığımızı söylüyordu. Çok saçmaydı. Sadece biraz onun da benim ona davrandığım gibi davranmasını istiyordum ama bunu söylemek istemiyordum.
Tuvalete gittim ve elimi yüzümü yıkadım daha sonra içeriye Ro-woon geldi. "Yüzünü düzgün yıkasana Hyunjin. Ne o öyle." Allah'ım. Birde bu mu çıktı başıma.
"Lan sanane oğlum üstüne atarım bak çeşmeyi." dedim ve Ro-woon gülmeye başladı. "Oğlum keşke biraz da mantıklı konuşsan ya" kendisi etrafa mantık saçan bir insan olduğu için ona çok özeniyorum. Tövbe tövbe. Tuvaletten çıktım ve bahçeye gittim kendim dolaştım, biraz da yerdeki su şişesiyle oynadım daha sonra birinin bacağına gelince oynamıyormuş gibi yaparak etrafta gezinmeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baş belası - hyunin [minsung]
Fiksi PenggemarBaş Belası. "Sen bir şey yapmadın sevmek suç değildir Jeongin. Sen Hyunjin'i çok sevdin, o da ilk başlarda öyleydi. Dediğin gibi değişti, sende değiştin Jeongin'im. Biz seninle çok saka yapardık, şimdi seni izliyorum da hep ağlıyorsun be miniğim. G...