yağmurlu günleri sever misin?

121 18 0
                                    

Hyunjin

Jeongin'in elini tutarak uyuyakalmıştım tuttuğum el hareket etmeye başlayınca gözlerimi açtım. Jeongin uyanmıştı. "UYANDI JEONGİN UYANDI!" diye bağırdım ama daha sonra odada ben ve jeongin'den başka kimsenin olmadığını gördüm.

"Hyunjin bu sen misin?" dedi ve ona bakıp gülümsedim. "EVETTT benimm" dedim ve Jeongin'e sarıldım. "ya şey pardon." dedim ve daha sonra Jeongin'den ayrıldım. Kaşı hala aynıydı dudağı da aynı şekilde sadece pansuman yapabilmişlerdi, üzülüyordum hemde çok.

"Nasıl hissediyorsun, iyi misin, yorgun musun, canın acıyor mu?" diye birsuru soru sıraladım Jeongin'e. Derin bir nefes aldı. "İyiyim, sen iyi misin?" dedi ve gülümsemeye çalıştı. İyiydim, çünkü Jeongin uyanmıştı. "İyiyim merak etme sen." dedim ve elini tekrar tuttum.

Kapıdan içeriye diğerleri gelince hemen onlara baktım ve gülümsedim. Onlar da hemen Jeongin'in yanına gittiler, ona sarıldılar. Annesi Jeongin'e sarılırken çok ağladı. Keşke annem de burada olsaydı diye düşündüm daha sonra ise boşverdim. Jeongin mutlu olduğu için bende mutlu oldum.

"Şükürler olsun sen iyisin, şükürler olsun oğlum." diyerek ağlamaya devam etti Jeongin'in annesi. Daha sonra ise benim telefonum çaldı konuşmak için odadan dışarı çıktım. "Alo efendim." dedim.

"Sen neredesin! Akşam eve gelmemişsin." diye bağırarak konuştu annem, onu artık anlamıyordum. Eve geç geliyordu ve beni zar zor hatırlıyordu şuan bile beni düşündüğüne hayret etmiştim. "Arkadaşım dünden beri yoğun bakımdaydı. Onun yanındaydım."  dedim.

"Hyunjin. Sen fazla olmaya başladın, madem hastanedesin niye bana haber vermiyorsun. Neden kafana göre iş yapıyorsun." diyerek bağırdı. "Sende o adamı evimizde yaşaması için izin verdin neden bana önceden haber vermedin." dedim ve telefonu yüzüne kapattım.

Bir iki dakika önce olan mutluluğunun içine sıçmayı yine başarmışlardı. Hep de mutluluğumu bozuyorlardı artık buna izin vermeyecektim, hep ben üzülüyordum. Artık üzülmek istemiyordum sadece Jeongin ile mutlu olmak istiyordum.

"Hyunjin? İyi misin." diyerek yanıma geldi Minho. Ona anlatmak istiyordum ama şuan yeri burası değildi, "daha sonra konuşalım, tamam mı?" dedim ve ona gülümsedim. Endişeli gözlerle bana baktı ve zor da olsa gülümsedi. "Tamam konuşuruz." dedi ve ikimiz tekrardan odaya geri döndük.

eun-woo: hyunjin hastanedeymişsiniz.

eun-woo: jeongin nasıl iyi mi?

hyunjin: iyi merak etme, dünden daha iyi

eun-woo: şükürler olsun, bir şeye ihtiyacınız var mı?

hyunjin: teşekkürler eun-woo ama gerek yok olsa sana söylerim biliyorum yardım edeceğini

eun-woo: her zaman hyunjin görüşürüz

Minho

Odadan çıktım ve kafeteryaya indim, arkamdan birinin geldiğini biliyordum. Kesin Jisung. "Heyyyy sevgilimmm." dedi ve bana sarıldı, bende aynı şekilde ona sarıldım ve yürümeye devam ettik.

"Efendim sevgilimm." dedim ve ona gülümsedim Jisung da aynı şekilde bana gülümsedi, gülümsemesi içimi ısıtıyordu. Beraber kafeteryaya gittik ve bir masaya oturduk. "İstediğin bir şey var mı hemen alayım." dedim ve güldüm.

"Hayır, tesekkur ederimm." dedi ve gülümsedi. "Hadi bana biraz kendinden bahset senin hakkında daha çok şey bilmek istiyorum." dedim ve Jisung'a bakıp gülümsedim.

"Peki o zaman. Merak ettiklerini sor cevap vereyim." dedi ve gülümsedi. "Gitar çalar mısın?" dedim. "Evet çalarım. İstersen sana hep çalarım." dedi.

"Yağmurlu havaları sever misin?" diye sordum. "Evet severim" dedi ve gülümsedi. "Peki, sen kendi istediğin şeyleri yapabilir misin?" dediğimde şaşırmış bir şekilde bana baktı. "Anlayamadım." dedi ve bana gülümsedi.

"Jisung. İstediğin mesleği yapmalısın tatlım, bunu biliyorsun. Ne zamandan beri aklımda." dediğimde Jisung derin bir nefes alıp başını eğmişti. "Biliyorum. İstediğim mesleği yapacağım. Ne de olsa hayatımız uzun!" dedi ve gülümsedi.

"Evet. Bir ömür boyu hayatımı seninle geçireceğim beraber her şeyi yapacağız." dedim ve ona gülümsedim daha sonra ise iki tane kahve aldım ve masaya geri döndüm. Jisung ile sohbet etmeye devam ettik, bir kaç dakika sonra Jisung tuvalete gitti ve benim telefonuma mesaj geldi.

ro-woon: sen neredesin?

ro-woon: hey minho?!

ro-woon: kanka seni merak ettim, aslında hyunjin ile seni. ikinize de dün geceden beri ulaşamıyorum.

ro-woon: iyi misiniz?

Şuan cevap vermek istemiyordum, Jisung'u sevmeyen biri ile konuşmak istemiyordum. Jisung'a bilerek top atıp canını yakan biri ile konuşmak istemiyordu canım ama bizi merak edip yazan birine yazmamak da istemiyordum.

minho: iyiyiz, merak etme.

minho: telefonlarımızın şarjı bitmiş, unutmuşuz.

Al beni yanına sevgilim, seni bana geri ver sevgilim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Al beni yanına sevgilim, seni bana geri ver sevgilim.

N'olur geri dön sevgilim, seni bana geri ver sevgilim.

💗💗💗💗

baş belası - hyunin [minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin