6

4.9K 615 1K
                                    

merhabalar! oy sınırını hızlıca geçtiğiniz için teşekkürler, sınavlardan sağ çıkınca hemen yazdım, oldukça uzun bir bölüm oldu, iyi okumalar.
Bu bölüm için sınır 160 diyelim!

 Bu bölüm için sınır 160 diyelim!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🍜

Jimin alfalarla tanışma işini bir önceki gün hallettiği için bugün çadırlara gitmeyi düşünmüyordu. Bir yandan bu yorucu tanışma merasimi sona erdiği için hoşnut diğer yandan Yoongi'yi göremeyeceği için biraz mutsuzdu. Tüm gece yatağında bir o yana bir bu yana dönmüş, midesindeki kötü kelebekler onu bir türlü uyutmamıştı. Dün yaşananların anısını zihninde milyon kez canlandırmış, yaşadıklarının bir kısmını ailesine anlatmış daha sonra heyecan içinde ablasına akıl danışmıştı.

Gün, parlak güneşle birlikte doğarken Jimin çoktan uyanmış ve soluğu çiftliğin büyük bahçesinde almıştı. Bugün madem alfalarla görüşmeyecekti, eski hayatına dönebilir, her zamanki rutinlerini gerçekleştirebilirdi. Güneşe karşı esneme hareketleri yaparken bir yandan da etrafa bakındı. Bahçelerindeki meyve ağaçlarının dallarına konmuş kuşların sevimli şarkıları kulaklarına çalınıyor, köşedeki kümesten çıkan tavuklar çimenlerde aceleyle yiyecek arayışına başlıyordu.

Jimin sundurmanın altındaki ağzı kapalı çuvalın içinden bir kase kadar tavuk yemi aldıktan sonra tavukları yanına çağırdı. Tavuklar beraberindeki minik civcivlerle Jimin'in etrafını sararken omega eğilerek yere yem serpiştirmeye başladı. "Acıkmış olmalısınız," tavuklar yemi iştahla yemek için birbirleriyle kavgaya tutuştular. "Herkese yetecek kadar yem var, kavga etmesenize!"

Civcivlerden biri Jimin'in yemle dolu eline atlamaya çalıştığında Jimin kıkırdayarak onun sarı, yumuşak tüylerini okşadı, minik hayvan Jimin'in avuç içi kadardı. Bir süre onlarla ilgilendi, hayvanları gerçekten de çok seviyordu, onlar olmasa ne yapardı düşünemiyordu bile. Tüm gerginliğini, tüm üzüntüsünü unutturuyorlardı ona.

Jimin biraz sonra annesinin pencereden talimat vermesi üzerine eline hasır bir sepet aldı ve kümese girip yumurtaları topladı. Kümeslerinde 100 kadar tavuk bakıyor ve her gün en azından otuz yumurta toplayabiliyorlardı. Jimin yumurtaya bayılırdı, her türlüsüne. Sevinçle topladığı yumurtaları sepete dikkatle yerleştirdikten sonra karanlık kümesten çıktı ve sepeti pencerede onu bekleyen annesine uzattı.

"Teşekkür ederim, kahvaltı yarım saate hazır olur, geç kalma."

"Tamam, anne!" diye şakıdıktan sonra etrafı kolaçan etmek amacıyla yürümeye başladı. Bu saatler günün en sevdiği saatleriydi, dünya yeni bir güne doğarken sessiz ve taze görünüyordu.

Meyve ağaçlarıyla dolu bahçeyi turladıktan sonra son olarak çiftliğin arkasında kalan ağıla girerek kuzularla oynadı. Koyun ve inekleri sağma işi annesi tarafından yapılırdı genelde, bu yüzden onlara elini sürmedi. Bugün kafa iznini kullanıyordu.

Baby Blue | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin