25

4.8K 496 904
                                    

50k olmuşuz teşekkür ederiz 🩵 sabırsızlıkla beklediğiniz o bölüm geldi, yine epey uzun oldu...iyi okumalar dilerim!

iyi okumalar dilerim!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🍏

Taehyung

Jungkook'la çiçeklenmemizin ardından birçok şey açıklığa kavuşmuştu.

Neden her bunaldığımda ve yaşam beni dizlerimin üstüne düşürdüğünde soluğu ormanda aldığımı artık anlıyordum.

Çünkü ormanlar Jungkook'tu. Beni, hiç birleşmediğim ruh eşime yaklaştıran şeydi. Yaşama tutunmamı sağlayan şeydi.

Artık anlıyordum. Çünkü Jungkook benim ruh eşim, benim deltamdı.

Gözlerimi onun evinde açtığımda tavana bakarak düşündüğüm ilk şey bu olmuştu hiç kuşkusuz.

Nasıl? Nasıl, nasıl? NASIL?

Her şey koca bir soru işaretine dönüşüp üzerime yığılmadan önce yattığım koyu renkli kanepeden kalktım. Ne zaman yatak odasından buraya gelmiştik ve saatler süren birleşmemiz nasıl sonlanmıştı ilk anda anımsamak güçtü.

Deltanın evi kaplayan kokusu öyle kuvvetliydi ki kendimi yine onun kollarında olmak isterken buldum. Kokusunu bastırdığı tüm o günlerin acısını çıkarır gibiydi. Ah. Bir detayı unutuyordum neredeyse. Jungkook benimle birleştiği anda kızgınlığa girmişti, içimden bir ses deltanın, rut dönemlerini de kontrol edebildiğini söylüyordu.

Eğer sadece bir hafta önce kızgınlığa girmemiş olsaydım bu beni de etkilerdi hiç kuşkusuz.

Derin bir nefes alıp göğsümü şişirdim. Bundan sonra izlenecek yol neydi, nasıl davranmalıydım emin değildim. Parmaklarım istemsizce boynuma gidip taze yaranın üzerinde durakladığında canım yandı. Koku bezimi dişleyerek beni mühürlemişti.

Mühürlü bir omegaydım artık. Olacağımı asla düşünmediğim milyon şeyden biriydi bu.

Parmak uçlarım orada dokunuşlar bıraktıkça mühür izi sızım sızım sızlıyor, üstüne üstlük tam orada açan kaplan çiçekleri her dokunuşumda ruhumu okşuyordu.

Çiçeklerin çıktığı anı güçlükle anımsadım. Çok fazla acı vardı. Bir an sonraysa yok olmuştu. Jungkook'un yeşil gözlerine baktığım sırada her şey uçup gitmişti zihnimden. Ne garipti, inanması çok güçtü, bir sihir, bir rüya gibiydi.

Parmaklarımı ateşe dokunmuşum gibi geri çekerken sağ bir ses duyarak başımı sağa çevirdim. Mutfaktan geliyor olmalıydı. Mutfağı salondan ayıran kısa, karanlık koridoru yürümek için zorlanarak da olsa kalktım. Güçlüydüm ben. Yıllar boyunca bir parçam olmadan yaşamıştım, artık daha da güçlüydüm.

Küçük adımlarla, çırılçıplak halde mutfağa yürüdüm. Jungkook sırtı bana dönük halde, tezgahın önünde bir şeyler hazırlıyordu. Buradan bakınca bile üst kolunu saran kaplan çiçeklerini ve çıplak sırtını kaplayan derin çizikleri görebiliyordum.

Baby Blue | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin