Alfa türünün tükenme noktasına geldiği, üremenin durduğu kırsal topraklara şehirde yetiştirilmiş asker alfaların gönderilmesine karar verilir. Min Yoongi de bu grubun içindedir ve görevi öğretmenliğin yanı sıra tıpkı köye gönderilen diğer alfalar gi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
⛰️
Birkaç Saat Önce
Kızılca kıyamet işte o zaman koptu.
Önümde yığılan dosyalara gömülmüş halde karakoldaki masamda otururken birden kapı açıldı. Kapıyı çalmadan içeri girdiği için alfaya okkalı bir küfür savurmak üzere kafamı kaldırdığımda orada bir çift kaygılı omega gözü gördüm.
Bir şeylerin ters, hem de çok ters gittiğini anladım.
Aklıma ilk anda o kadar çok felaket senaryosu düştü ki yerimden hızla kalkıp onun yanına nasıl gittim anlayamadım bile. "Ne oldu?"dedim duyacaklarımdan deli gibi korkarak. Böyle bir konumda insanın aklına her şey geliyordu. "O iyi mi? Bir şey mi oldu? Söylesene Heesoo!"
Heesoo'yu daha önce hiç bu kadar endişeli görmemiştim Kolunu nazikçe kavrayıp koltuğa oturttuktan sonra tekrar sordum. "Anlat, sakin ol ve bana neler olduğunu anlat. Hemen şimdi."
Kalbim kulaklarımda gümbürdüyor, Jimin'in silik kokusu burnumda tütüyordu. Göz bebeğim. Ne olmuştu ona?
"Gece düğün planlamaları yüzünden geç vakitte uyuyunca bugün uyanmamız üçü buldu. Uyandığımızda Jimin yatağında değildi. Önce seninle olduğunu, bir kaçamak yaptığını düşündük ama burada karakolda olduğunu görünce telaşa kapılmadan etrafı aramaya başladık." Hızlı hızlı konuştu ve sonra gözleri benimkileri buldu. Nefesimi tuttum ve sordum. "Nerdeymiş? Onu bulduğunuzu söyleyin."
"Hayır Yoongi...Onu bulamadık. Hiçbir yerde yok. Yer yarıldı da içine girdi sanki."
O anda zihnim kararır gibi oldu, kontrolü kaybetmemek için dişlerimi sıktım. Kurdum şimdiden sıkıntılanmıştı. Nasıl bir şeylerin ters gittiğini anlamamıştım? Onu nasıl böyle ihmal edebilirdim. İki yanımda yumruklarımı sıkarken, "bana neden hemen haber vermediniz Heesoo?"diye sordum.
"Seni endişelendirmek istemedik. Jimin bu, ne yapacağı belli olmuyor. Kırlardadır belki diye bekledik bir süre ama yanına Callia'yı bile almamıştı."
"Ben onun alfasıyım,"dedim. "Her şeyden haberim olmak zorunda." Derin bir nefes aldım ve üzerime askıdaki parkamı alarak kapıya yöneldim. "Nereye gitmiş olabilir? Bir tahminin yok mu? Taehyung ile konuştunuz mu? Belki onunladır."
"Onunla değildi. Gidebileceği her yere baktık. Ama tek bir iz bile yok." Heesoo peşimden geldi. "Çok korkuyorum Yoongi...içimde kötü bir his var."
Birlikte karanlık karakol koridorunu yürürken onun önüne geçip omzuna elimi koydum. Ben de korkuyordum. Korkmak ne kelime, ödüm kopuyordu ama şimdi sakin olmak zorundaydık.