9- Başka Bedenlerde Çakırkeyif Haller

160 21 0
                                    

Anlamıyorum, sigara dumanında çakırkeyif haller
Arz- ı endam eden benden yoksun hisler
Geçmişe mazi deseler de bileklerimden sarkan zincirler
Yürüyorum işte bir sokakta, sırtımda bir palto.
E.G.

Tarık

Okuduğum kitaptan ya da şiirden alıntı yapıp anlamlı anlamlı konuşman gereken bir yer deniz kenarı. Uzaklara dalıp gitmenin de bir adabı var elbette. Gözlerin kısık olacak, bir elin cebinde diğer elinde bir sigara. Hatta sigaranın yandığını da fark etmeyeceksin bir şey seni uyandıracak son nefesi çekeceksin sigaradan sonra da basıp gideceksin.
Vay be Tarık, uzun zamandır böyle cümleler kurduğun yoktu hayırdır ne iş?

Hiçbir cevabım yok, zaten uzaklara dalıp gittiğinde de farkında olmaz insan neyi düşündüğünü. Düşünecek bir şey olmadığından değil, çok şey olduğundan. Ezilirsin altında onların, ne hissettiğini de anlamdıramazsın.

Aylin'in telefonu çalınca ekrandaki isme çarpıyor gözlerim normalde kimin telefonu çalmış kim aramış sikimde olmaz ama bakıyorum işte. Hayri Beyhan diye bir götün ismi. Aylin, diken üstünde oturuyor gibi bankta ismi gördükten sonra. Kalkıp girmek istiyor ama ne diyeceğini de bilemiyor gibi. Onu bu dertten ben kurtarıyorum.

"Benim gitmem gerekiyor kusura bakmazsan." Diyorum. Aylin ekranda olan bakışlarını bana çevriyor, "Tabii sen nasıl istersen ben de kalkıyorum zaten." Diyor.
"Eve mi?" Diye soruyorum, sana ne lan, sana ne nereye gittiğinden? "Yok, bir işim var onu halletmem gerekiyor." Diyor.

"Anladım." Diyorum sadece. "Görüşürüz o zaman aynı apartmandayız zaten elbet karşılaşırız hem bana çay sözün var daha." Diyorum. Zıkkımın kökünü iç Tarık. Hatta zıkkımı iç, kökünü de münasip bir yerine...

"Öyle, çayı da içeriz bir gün." Diyor ikimizde banktan kalkıp ayrı yönlere gidiyoruz.

Ellerim ceketin cebinde yürüyorum. Elim Emina'nın yaptığı resme dokunuyor cebimde. Sahilin sonundaki büfeden rakı alıp Adem abinin yanına gidiyorum.
Ona Adem abi demek ayıp geliyor bazen çünkü kendisi emekli komiser. Komiser deyince ayar oluyor, basıyor küfürü. Ağzı benden bozuk ama konuşmaya başlayınca feleğin kaç kere çemberinden geçtiğini sorgulamadan edemiyor insan.

Emekli olduğundan beri bir balıkçı barakasında yaşıyor Adem abi. Bir gün yine sofra kurduğumuz bir akşam içkinin de verdiği şalapanlıkla sordum ona.
"Abi yanlış anlama ama emekli adamsın maaşın da var ne diye kendine eziyet ediyorsun?" Adem abi gülümseyip, " Bana bunu senin sorman çok anlamsız ve çelişkili geliyor Tarık. Çünkü şu yaşında kendine çektirdiğin eziyeti düşündükçe halime bir kez daha şükrediyorum."
Adem abi öyle deyince ne yalan söyleyeyim hem utanmış hem de kızmıştım ona. Ne bokuma sordun? Diye azarlamıştım da kendimi.

Komiserin hikayesi çok derin biliyorum yoksa neden saatlerce denizi izler ki bir insan?
Arada bir derin iç çeker, sigarasından derin bir nefes alır, ee biraz da sen anlat der oysa kendi derdi nedir bir kere bile anlatmışlığı yoktur.
Barakalara geldiğim zaman geçerken gördüğüm tanıdık simalara selam veriyorum.

Adem abi bu saatlerde içerde oluyor, barakanın kapısını çalıyorum, " Adem abi!" Diye sesleniyorum. Ses yok, bir şey mi oldu acaba diye geçiyor aklımdan hemen savuşturuyorum. Yok olmaz, Adem abi eski toprak bizi gömer. " Komiser!" Diye sesleniyorum bu kez de. İçerden, " Komiserinin amına koyayım." Diye bir ses duyuluyor. Gülüyorum ama derin bir nefes de alıyorum.
Kapı açılıyor, çatık kaşlarıyla iri bir beden dikiliyor kapıda. " Yine formundasın." Diyorum gülerek. " Geç içeri." Diyor eliyle. " Emekli olmuşsun ama mesleki deformasyonların devam ediyor." Diyorum sandalyeye otururken.
" Oğlum sen ne laftan anlamazsın. Deme diyorum inadına. Gavur inadı mı bu ne?" Diyor o da karşımdaki sandalyeye otururken.
"Ayıp oluyor Ko- aman Adem abi, yirmi beş yıldır bu ülkenin ekmeğini yiyorum ben. Türküm ben Türk." Diyorum Adem abiye, o ne derse desin kızmam. İstediğini diyebilir, isterse aövsün gıkım çıkmaz ki yapar da.

HAR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin