Ben ateş sen barut
ya da tersi ne fark eder ki
Önemli olan yanmak olduktan sonra
Kim ne olmuş ne fark eder...
Yanalım beraber ateşte külünden
Ne olacağını bilmeden ya da yansın
Ne varsa senden öte bana yakın,
Varsın benimde gönlüme
Nazım HikmetTarık
Ne zaman düşünmeye başladığımı hatırlamadığım düşünceler var kafamda. Ot da olsan kök salmak, hayatta kalmaktan bahsettim bir aralar.
Yerine uzun zaman önce unuttuğum bir organ var; kalbime ekilen tohumlar var güneşte saçları kızıla çalan bir kadın tarafından. O tohumları görmezden gelemem. İki gün önce evlilik, çocuk kelimelerinin bile geçmediği düşüncelerim varken, bana böylesine başkaldıran bir kadın varsın tohumunu sadece içime eksin. Benden bir parça değil, eksik olan parçalarımızı bereber tamamlayalım."Aylin," diyorum. Geri atacak hâlim de yok.
" Ben senden önce hiç bunları düşünmedim. Evlilik, çocuk bunlar bana çok uzaktı. Ta ki seni görene kadarmış, çok komik belki de inandırıcı değil ama benim de kabul etmem, kabullenmem zor oldu. Sana da dedim ben kendimden başka birini düşünmem ki sevmek çok meşakkatli bir yol. Ama bir cümle beni darmadağın etti kapına gelmem de en büyük etken oldu. İnsanın kurtuluşu sevgiyle ve sevgidedir. Bu bile yaşamaya değer. Ablamın okuduğu kitaptan aldığı bir not ve kendi yazdığı not.
Sen bunları bana hissettirmişsin ama ablam görmemi sağladı. Emina zaten yaşamamı sağlayan en büyük etken." Diyorum.Kelimeler yuvarlanırcasına çıkıyor dilimden, zaman yok. Yarın ölecek olsam keşke demek istemiyorum.
Bir insan sevginin karşılığı olurken yaşama arzusu da aşılıyormuş."Bak Tarık, olay sadece bir çocuğumun olmayacak olması değil, bu benim elimden doğal yolla, Allah tarafından alınmış olsaydı inan sorun yoktu. Ama bu hak benim elimden alındı, Tarık bilmediğin hatta çoğu insanın duymak, şahit olmak istemediği şeyler yaşadım. Bunları dile getirmek, hatırlamak çok zor..." Biraz soluklanıyor Aylin. Etrafa bakıyor, onu bu duruma düşürdüğüm için kendime sövüyorum. "Anlatırsın bir gün olmaz mı? İstediğin zaman, istediğin kadar, nerede durmak istediğine sen karar verirsin." Diyorum.
"Sende de olmadığını sandığımı mı düşünüyorsun? Diyor Aylin. Ne demek istediğini anlıyorum ama anlamamış gibi yapıyorum, zaman kazanmak için. "Anlamadım." Diyorum.
"Gözler, Tarık. Çok klişe bir laftır ama doğruluk payının olduğu bir gerçek. Gözlerine baktığımda gördüğüm sadece muzur bir adam değil, beni güldüren arada beni tatlı tatlı kızdıran adam değil. Hüzün, beyaz halıdaki vişne lekesi gibi. Ne kadar silsen de o leke hep kusar. Görüyorum Tarık, gözünden akmayan yaşı görüyorum." Diyor Aylin.
Aylin, sadece güzelliğiyle değil gözleriyle de işimi zorlaştırıyor. Gözlerinin Neretva rengi beni zorluyorken, bakmak ve görmek arasındaki o ince çizginin sızdırdığı su; kabime ektiği tohumların can suyu oluyor.
"Bana söz verir misin?" Diyorum. "Ne sözü bu?" Diye soruyor. Az önce söylediklerine sadece içimden cevap vermek, onu da onaylamaktı aslında. Ondan gelen, gelecek olan her şeyi kabul etmek.
Sevgi meşakkatli bir yol bir kez daha anladım. Ama sevmek istemek,bunu tüm kalbinle dilemek o yola ekilen çiçekler gibi." Bir gün bizim kök salmamıza izin vermeyen kurtları atacağız içimizden. Sen de ben de." Diyorum.
" Bir gün gözlerimize kadar sinen ve silsek de kusan o hüznün nedenlerini anlatıcağız. Sen de ben de." Diyor Aylin de.
Onunla olduğumda içime ekilen tohumların polenleri içimi kıpırdatıyor. Birden, "Anlat ya," diyorum. " Neler yaşadın ya dökül de rahatla." Diye devam ediyorum. Aylin kahkahalarla gülmeye başlıyor, çok da güzel gülüyor. Beni de güldürüyor.
**
Yazardan
" Sonra, adam geldi, baktı laga luga yapıyor Adem abi bir yapıştırdı benim yanağım acıdı." Dedi Tarık. Aylin'le gevirilen zaman su gibiydi hem çok hızlı geçiyor hem de tohumları yeşertiyordu. "Adem abi' yi çok merak ettim." Dedi Aylin. Tarık'la geldikleri kokoreççideki rahatsız taburelerin üzerinde ne zamandır oturdukları belirsizdi.
En verimli belirsizlik, derdi Tarık buna.
"Tanıştırırım bir gün. Komiserin tersi pistir ama gösterdiği yüzü o. Çözdüm ben onu da bellli etmiyorum." Dedi Tarık. Sonra da ekledi, "Komiser dediğimi duysa topuğuma da sıkar, o da ayrı mesele."" Şimdi bunları duysa." Dedi Tarık. "Seviyordur ama seni. "
"Öyle, sever. Boyuma laf eder çok, bizim buranın suları yaradı sana diye." Diye güldü Tarık. Yemekleri biteli çok olmuştu ama yemeğin üstüne içilen kaçıncı çaydı bu, meçhuldü." Bizim buralar derken? " Diye sordu Aylin artan bir merakla. Oralardan bahsetmek Tarık' ın silik ve tozlu anılarını hatırlıyordu.
"Ben Bosna'dan geldim buraya ablamla beraber. Yirmi beş yıl oldu. Hayal meyal hatırlıyorum ama çocukluk tehlikeli bir dönem mıh gibi kazınıyor aklına birçok şey."Hep böyle midir diye düşünüyor Aylin, iki yaralı insan farklı yerden kanasa da hep birbirini mi bulur?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAR (Tamamlandı)
Teen FictionKaybettim, diye başlamış biri için hayata devam etmek ve tutunmak nasıl mümkün olabilirdi? Hayat bazen bir kitabın cümlesinde, bazen sokakta gördüğün çocuğun gülüşünde bazen de bir kadının gözlerinde anlamını bulur. "Yalnız bir adam ve yalnız bir k...