22- İzler

123 19 5
                                    

Ne zamandı bilmiyorum. Yaşadıklarından sana
Kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun
Yerde fırtına koparan korku. Kendi sarmalında
Döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin
Kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun
Birhan Keskin


Aylin

Devam etmek... Yarını düşünmeden, hesap etmeden, her ay gelen kredi ekstrelerini düşünmeden devam etmek... Tasalanmadan bir gün geçirmek. Bunları anımsatan bir gün artık hayatımda. Hatta gün bile değil, saatler var. Geçmişi, yarını düşünmediğim saatlerde, düşündüğüm Tarık'ın göründüğünden ve yansıttığından çok başka olduğuydu. Bunu, sadece yatakta geçirdiğimiz vakitten anlamamıştım. Emina'nın yanında da çok başkaydı Tarık.

Yansımamız bizim kim olduğumuzu tamamen ortaya koymazdı belki ama insanlar vardı: yaşamımızda iz bırakırlardı iyi ya da kötü. Sen yola çıktığında iyi düşünerek çıkardın, kimse istemezdi de kötü olsun. Kısacası iyi düşün, iyi olsun. Saçmalıktı bu. Öncesinde görmezdin ne kadar zarar verici olabileceğini, kabuk etmezdi insan. Umut demişler adına sarılıp sarılıp dururdun yorgan gibi. Ama en derin uykunda o yorgan üstünden çekilince halının altına neyi süpürdüysen çıkardı karşına. Kısacası her zaman evdeki hesap çarşıya uymazdı. Elbet Tarık'ın da vardır hesabının çarşıya uymadığı zamanları. Kimin yok ki? Ama onunla bir fark var aramızda şimdi yaptığım yargısız infaz. Çünkü onun hakkında bilmediğim o kadar şey var ki...

Ben, hiçbir zaman yolda olmadım aslında, bir yol varsa da hep çukur hep çamurdu. Bata bata geçtiğim ne idüğü belirsiz yerlerden. Sorgusuz. Şimdi düşünüyorum Tarık' la yaşadığım da sorgusuzdu ama bir fark var. Ben onunla olmayı istedim, adım attım.


Onunla yaptığım kahvaltı, uzun zamandır tat almadığımı hatırlattı, ben tat almıyormuşum, yeni fark ettim. Kahvaltıda sordum ona.'' Çay sözüm vardı, bu sayılır mı?'' diye. Olmaz, dedi. Kahvaltının yanında zaten çay içilirmiş. Masraftan kaçıyorsam çay alıp gelirim, bile dedi. Düşünüyorum da onu tanıyalı ne kadar oldu diye. Bir önemi yok diyorum sonra. Yıllarca anne, baba dediğin sözde aile olduğun insanlarla yaşadın da ne oldu?

Onların tanımı esas kaybetmek benim için. Ama sevdiğin birini, eşyanı kaybetmekten bahsetmiyorum. Benliğini kaybetmek, çocukluğunu kaybetmek... Sonrasını kurtuluş olarak gördüğüm yol, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak daha da beteri hatta. Son o havada dışarı çıktıysan kim sana ne diyebilir? Kaşındın Aylin, kaşınanı bir güzel kaşırlar.

Eksikten bahsediyor Tarık. Anlamdıramadığı bir eksiklik varmış bunca zamandır içinde. Yaşadığı kayıp, ablasının ölümünden kaynaklı diye düşündüm. Bunu ona da söyledim. Yok dedi, bu çok farklı. Ben var olan ama bana uğramamış bir eksiklik taşıyorum. Bir yara gibi izi de var ama nereden geldi, niye geldi hala anlamadım. Bir izin eksikliği. İz, eksiklik olarak bir kalıba girer mi bilmiyorum. O an ne dediğini anlamadığımı düşündüm.

''Kalıcı bir iz o zaman?'' diyorum. Bakıyor bana, duruyor birkaç saniye. ''Öyle.'' Diyor sadece. Başka bir şey demeyeceğini düşünürken, ''Emin değilim aslında ama kalmasını isterdim bu kadar kayıptan sonra.'' Diyor, devam ediyor konuşmasına. '' Kayıp demek istemiyorum çünkü hangi koşullarda olursam olayım hiçbir zaman, kendimi mükafatlandırmadım. Bunu yaşadım yok hayat bana buradan girdi, şuradan çıktı bunu da yaparım demedim. Benim mottom, ki buna motto ya da felsefe diyenin beyninden şüphe duyarım nerde trak orada bıraktı, kısacası nereye kadar giderse. Bencilim ben Aylin, en çok kendimi düşünürüm, götümü zora sokmam.

''
Belki şartlar öyle gerektirdi. Sen bencilim desen de akış böyleydi, yönünü değiştirmek istemedin?'' diyorum. Kendini eleştirmek güzel olabilir, herkesin yapabildiği bir şey de değil. Ama Tarık kendine karşı fazla acımasız. Hayatını benim gibi göz göre göre karartmış biri olarak ben böyle düşünüyorum. Ama Tarık, bana ben katilim dese de ben şaşırmam çünkü yaşarken öğrendim her şey olabiliyor iste ya da isteme.

Sonra Tarık hiç beklemediğim bir şey söylüyor.'' Sen öyle mi yaptın, akış böyleydi sen de değiştirmedin mi?'' Bunu neyi düşünerek sordu bilmiyorum. Kendine bas bas orospu diyen Aylin için mi yoksa eksik olanın ben olduğumu ona düşündüren Aylin için mi?
İkisinden birini seçse de söyle bir gerçek var: Aylin hiçbir zaman olmadı. Küçücük köyün birinde koyun otlatan Ayşe vardı ve ayı çok severdi. Ayşe aya olan sevginden vazgeçemedi, Orada kaldı Ayşe, kırkı çıkmamış kardeşinin mezarına tünedi. Onun için yaptığı resme bakıyor.Korku, bana uğramamış sevgiyle aynı karından. Çekincem olmadan da soruyorum Tarık'a.

'' Kime sordun bu soruyu. Kendine bas bas orospu diyen Aylin için mi yoksa eksik olanın ben olduğumu sana düşündüren Aylin için mi?'' diyorum. '' Bunu dedikten sonra akışın pek bir önemi kalmadı ama bir şey demem gerekirse bu soruyu bana sorduğun için.'' Diyor Tarık.''Öyledir, ben de kendimle barışık biriyim işte.'' Diyorum alayla. '' Şartlar Aylin, senin de dediğin gibi.'' Diyor. '' Seçimler de olabilir. Romantikleştirmenin anlamı yok.'' Diyorum ben de. '' Bana evlenme teklifi etmiştin hatırlıyor musun? Sence bu seçim miydi yoksa şartlar öyle mi gerektirdi?'' diyorum.'' Ya da ben şöyle diyeyim hiçbiri değildi çünkü seçim olamayacak kadar fazla mantıksız, şartlar için de yanlış kişiydim.'' Diyorum.

'' Bu benimle ilgili, o an bunu söylerken ne düşündüğümü yalnızca ben bilebilirim ve dediklerinin hiçbiriyle de örtüşmüyor düşüncelerim.'' Diyor. '' İstedim Aylin yalnızca seninle olmayı istedim. Ama şunda haklısın, seçim olman için sadece sen olman yetmez ki seni seçmiş olayım. Şartlar çok önceden evlenmemi gerektirdi Emina için ama ben yapmadım.''

Ne diyeceğimi bilmiyorum, susuyorum öyle. Çaydanlığın fokurtusu, yanan ocağın silik sesi ve buzdolabının arada devreye girmesinin haricinde çıt yok. Cesaret diyorum biraz cesaret Aylin.

'' Tarık benim için bunları söylemek çok zor bunu burnu havada olarak düşünme. Diyeceğim tek şey alışılmadık yani benim için. Ben hayatımı biraz olsun düzene sokmak için geldim bu mahalleye, apartmana. Gerçi şunu da anladım şehir değil ülke de değiştirsen prangaların hep seninle geliyormuş. Geldiğin yere dönmesen de üstünü örttüğün ne varsa bir bir çıkıyor sonrasında. Ben dünü değiştiremeyeceğimi biliyorum ama savaşım da yarına biraz olsun, aldığım nefesin hakkını vereyim kaygısı var içimde. Aile kurmak, evlilik... Ben çok öncesinden bunları geride bırakıp da geldim bir daha olmayacağını bile bile. Dediğin gibi Tarık, izler var. Senin kalıcı olmasını dilediğin bir izin olsun istiyorsun ama ben ona lanetler okuyorum her gün. Baba olmak istemez misin Tarık? Bir gün bana bununla gelirsen sana göstereceğim tek şey karnımın altındaki dikiş izi olur o da kalıcı. Durduğu yerde başka başka izler de açmaya devam ediyor. Sana bunu yapamam.''



HAR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin