"Seni bir eksiklik olarak göremem çünkü sen bu dünyaya her şeyinle fazlasın.
Fazla fazla ciğerlerime, dudaklarıma çeksem seni doymam.
Öyle bir niyet de yok ya içimde.
Sen ben de hep eksik kalacaksın
Yanımda olsan bile"Aylin
"Fazla yarım kalmadık mı?" Demiştin. Sana o an cevap veremedim, beklenmedikti çünkü. Uzun zamandır da beklenmedik olan ve beklemediğimi iddia ettiğim ne varsa hayat karşıma çıkarıyor. Yalnız öleceğimi düşünüyordum kim bilir belki öyle de olur. Ne kadar günlerinin kaldığını da bilemiyor insan tabii. Savsak savsak yaşıyorum, bomboş, hiçbir farklılığı olmayan günler... Senin geçmişte ne yaptığın, kiminle olduğun beni ilgilendirmez. Ha şu da var hafif kıl olmuyor değilim de ben de bok çuvalının tekiyim. Yanlış anlama-" Tarık'ın kapıyı açtığımdan beri konuştuğu anı benim dudaklarım kapatıyor. Tarık bunu beklemiyor ki put gibi olduğu yerde kalıyor. Dudakları dudaklarımdayken yakasından tutup içeri çekiyorum onu. Öncesi ve sonrası yok, istiyorum ve yapıyorum. Zorunluluk, yarının karın gurultusu, baskılar... Hiçbiri yok.
Gözlerim kapalı, duyduğum tek şey dış kapının kapanma sesi bir de kalbimin. Onun adımları beni de ilerletiyor, geriye doğru adımlıyorum. Ellerim yüzüne ulaşıyor bu kez, sakalları ellerime batıyor. Ellerimi yanaklarında gezdiriyorum.
Bugüne kadar sayısız elin dokunduğu ama benim dokunmadığım birileri orada duruyor ancak ben ilk kez bir adama dokunmak için deliriyorum. Yatak odasının açık kapısı kolaylık sağlıyor ve yatağa doğru ilerliyoruz.
Ne zamandır dudakları dudaklarımda bilmiyorum. Ayrıldığımızda gözlerimi açmakta zorlanıyorum, göreceğim Tarık'ın gözleri olacak sanarken onun da gözlerinin kapalı olduğunu görüyorum. Alnı alnıma denk düşsün istiyorum ama boyu müsade etmiyor. "Beni öptün." Diyor Tarık gözlerini açmadan. "Hazırım." Diyor sonra. Anlamıyorum, "Neye hazırsın?" Diye soruyorum. "İkinci tokada, üç, beş ne olursa artık." Diyor gülerek gözleri de açılıyor. "Seni ben öptüm ama." Diyorum ben de. "Doğru, öyle oldu." Diyor afallamış bir hâli var. "Güzel de oldu." Diye ekliyor sonra. "Daha güzel hâle de gelebilir bence." Deyip göz kırpıyor.
" Mesela?" Diye soruyorum ben de.
"Şöyle ya da siktir et bir şey demeye gerek yok." Demesi ve dudaklarıma kapanması aynı anda oluyor. Bu seferki ne benim öptüğüm ana ne de onun öptüğü ana benziyor. Bu ikimizin içinden kopan bir kıvılcım. Alev almaya dünden razı.*
Tarık. Kuytu köşede kalan defterin sayılı sayfalarına dökülmüş bir eser. Onu bulmak, onu incelemek için sayfaları çevirmek gerekiyor, sadece sayfaları çevirmek yetmiyor çünkü onu anlamak da gerekiyor ama biliyorum zaman alacak. Bir şey daha biliyorsam onu tanımak istediğim. Onu anlamam için renklerini, çizgilerini bilmem gerek.Sayılı gördüğüm bir adam nasıl olur da bu kadar dahil olur hayatıma? Doğru ve yanlışı ayırt etmeye başladığım yaşı çoktan geçtim. Benim adımlarım yanlış olduğunu bildiğim halde tüm doğruları itip yanlışlara savrulmamla başladı, öyle de devam etti.
Ben mecburdum dedim hep, çarem yoktu.
Geçmişten kaçmak isterken kaçmam gereken başka bir geçmişi kendim inşa ettim. Şimdi, ben istiyorum yine doğru olduğu için ya da yanlış olduğu için atılan bir adım yok. Sınırsız, sıfatları olmayan, duvarsız olmalı her şey buna inanıyorum artık.Tarık'la sevişmek de onun kuytu da kalmış bir defterde eser olduğunun kanıtlarından biri bana göre. Bildiğim hislerin beni tekrar ele geçireceğini düşünmüştüm aslında, yanılmışım. Bir ülkenin, ayak basılmamış adaların üstünden geçen uçaklar olmuş ama hiçbiri uğramamış oralara sanki, Tarık; oralara uğrayan ilk kişi. Vücudumun ona verdiği tepkileri böyle tarif edebilirim bunların hepsi güzelleme ama az kalıyor.
"Gözlerinin rengi yakından daha güzel." Diyor Tarık. Yatakta yüzlerimiz birbirine dönmüş, uzanıyoruz. Eli, saçıma tutunup düzeltiyor, irkiliyorum önce. Fark edip etmediğini bilmiyorum ama gözlerini kaçırıyor, bir şey söylemek ister gibi ağzını açıyor, kapanıyor sonra. Sormuyorum ben de ne olduğunu, tahmin ettiğin şey bu hoşuna gitmeyecekse o tepkiyi de görmemezlikten gelirsin.
" Neyi varmış gözlerimin ela işte." Diye soruyorum. " Yok ela değil, Neretva rengi." Diyor. "Neretva rengi mi?" Diye soruyorum. "O ne? " Diye ekliyorum. " Birgün anlatırım." Diyor. Başımla onaylıyorum sadece, zorlamanın, hadi anlat demenin lüzumu yok çünkü ikimizin de bu loş odada sakladıkları izler var. Ruhumuzda ve bedenimizde olan.
Aydınlığa çıksa bile karanlıkta olduğu kadar etki bırakmayacak izler..."Artık yarım kalmayalım." Diyor. " Güzeldi." "Beklenmedik, zamansız." Diye ekliyor. Gözleri bende olmasa kendi kendine konuşuyor diye düşünürdüm. " Şifreli konuşuyorsun gibi." Diyorum alayla. " Hayır dümdüz söylüyorum işte senin gibi." Diyor aynı benim tonumda. " Başka şeyler de söylemek istiyorum ama şu komidini kafama fırlatma potansiyeli var sende. Gerçi ben olsam bana şu dolapla girişirdim de. " Gülüyor Tarık, o gülünce ben de gülüyorum.
" Beklentiye girmeyeyim ben çok." Diyor sonrasında.
"Bence de." Diyorum ben de yüzümde sırıtma hâli. Tarık, yataktan kalkacakken yine uzanıyor olduğu yere. " Noldu?" Diye soruyorum merakla. Bana bakıp, "Utandım." Diyor. Aramızda geçen birkaç saniyeden sonra ciddi bakışlar, muzur bir hâl alıyor. Gülmeye başlıyor. "Şarkı açayım dedim ama üşendim." Diyor sonra gülmeye devam ederken. " Çok komik aman çok komiksin." Diye ironi yapıyorum. " Öyleyimdir." Diyor.
Yatağın köşesine atılmış pantolonuna uzanıp telefonunu alıyor, birkaç saniye sonra odayı şarkının melodisi dolduruyor. Gözleri ve gözlerim yine aynı şekilde birbirine denk düşüyor."Eksik bir şey mi var? Hayatımda
Gözlerim neden sık sık dalıyor?
Eksik bir şey mi var? Hayatımda
Gökyüzü bazen, ciğerime doluyorÖyle bir şey ki bu, kolay anlatamam
Atsan atılmaz, satsan satamam
Eksik bir şey mi var? anlayamam
Bak çayım sigaram, her şeyim tamam
Eksik bir şey mi var? anlayamam
Bak çayım sigaram, her şeyim tamam""Tamam değilmiş. Biliyordum ama şimdi anlıyorum." Diyor Tarık. Yüzlerimiz birbirine sokuluyor tekrardan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAR (Tamamlandı)
Teen FictionKaybettim, diye başlamış biri için hayata devam etmek ve tutunmak nasıl mümkün olabilirdi? Hayat bazen bir kitabın cümlesinde, bazen sokakta gördüğün çocuğun gülüşünde bazen de bir kadının gözlerinde anlamını bulur. "Yalnız bir adam ve yalnız bir k...