26- Eve Dönmek

118 22 0
                                    

Sevgilim, bir günün ortası şimdi

Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,

Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde

Uzat bana uzat ellerini

Aylin

Dört katlı apartmanın üçüncü katında sayılı ama yıllara bedel olan ve doyulmayan günler yaşadık Tarık'la. Kusurlu bir kusursuzlukta günler geçti. Yalan yok, gözlerimin içine içine baktı hep, belki de beni anlamak istedi. Ben beceremedim iki kişi olmayı, korktum ve en iyi bildiğim şeyi yaptım; kaçtım. Çünkü kaldığında ne yapılır bilmiyorum. En çok olmak istediğim yerde, en çok olmak istediğim kişiyle yirmi bir gündür ayrıyım, benim yüzünden. Hani diyorum, düzeltecektin, her şey yoluna girecekti?

Ellerinle ördüğün ne varsa sökmek gibiydi bu yüzden de elimde avucumda bir şey kalmadı. Gitsem şimdi, hiçbir şey olmamış gibi bakabilir miyim yüzüne, demez mi sen de bıraktın gittin beni diye. Ne dese haklı, ne dese hakkı.

Şimdi benim bir zamanlar yüzüne bakmaya tenezzül bile etmediğim Kemal'den ne farkım kaldı? Seni seveni, sevdiğini arkana almak değil de ne bu? Sana yazsam tüm olanları çünkü içimde anlatacak cesaret yok. Ama artık anlatmak gerekiyor, konuşmak lazım yoksa... Boş ver Tarık başka yol kalmadı, anlatmaktan başka.

25 gün sonra

Eve geldim, Tarık buraya hiç gelmemiş belli. Oturdum kaldım öylece koltuğun kenarına. Baktım etrafa her şey aynı sadece tozlanmış. İştedir bu saatte. Kapalı telefonda sayısız arma ve mesaj var ama hiçbiri Tarık'tan değil. Neden aramadı ki? Ya da ben ne olsun istiyorum? Duşa giriyorum, üstümü değiştiriyorum. Yukarı çıkıyorum, yirmi beş gün önce Tarık'la hem iki kişi olduğumuz hem de iki kişiyken tek olduğumuz evimize...
Onun katına geldiğimde, titreyen ellerimle açıyorum kapıyı. Etraf buram buram o kokuyor. Sahi Tarık nasıl kokuyor? Sıradan ama çarpıcı bir koku. İçerisi hep bu kadar sessiz miydi? Yatak odasının kapısı aralık duruyor. Tarık, o kapıyı hep kapatır. Evde başka birinin olmaması onun için sebep değil, o kapı kanacak illaki.

Giriyorum yavaşça odaya, boş olduğunu sandığım yatakta onu görüyorum. İrkiliyorum, bu saatte ne arıyor burada? Hasta mı acaba? Yaptığı işi sevmediğini biliyorum. Çok sonra fark ediyorum telefondan gelen kısık şarkıyı.

Sessiz sessiz, ağlar gibisin vay aman
Zaman geldi, gideceksin vay aman
Bırak ay gitsin sen kal bu gece, vay aman
Umudumsun sen

Yağmur yağar, ıslanırsın vay aman
Güneş doğar, kaybolursun vay aman
Ay ışığı, der durursun, vay aman
Yakamozsun sen

Ayaklarım beni ona götürüyor. Sağ tarafına kıvrıldığı yatağın soluna da ben uzanıyorum. Dokunmak istiyorum ona. Sımsıkı sarılmak. '' Seni çok özledim.'' Diyorum sadece. Şarkıyı kapatmak için onun tarafında olan telefona uzanıyorum ancak Tarık da uyanıyor. Gözlerini açmasıyla kapaması da bir oluyor ama yine açılıyor. '' Aylin?'' diyor burada olduğuma inanamıyor. '' Geldim ben.'' Diyorum sessizce. Sesim çıkmıyor. '' Hoş geldin, iyi ki geldin ama bir daha gitme.'' Diyor Tarık. '' Gitmem.'' Diyorum ilk kez birine söz veriyorum o sırada.
'' Ne desen haklısın Tarık. Ama ben artık kaçmak, saklanmak istemiyorum. En başta kendime dediğim şey için ben kazanmalıydım Tarık ve bunu yapacağım, seninle. Tek başıma da yapabilirim ama eksik kalıyorum. Bir yanın boynu hep bükük oluyor senin de öyle. Yaşananları değiştiremeyiz ki ben seninle yaşadığım hiçbir şeyi değiştirmek istemiyorum. Ama bu saatten sonra ne yaşarsak beraber olsun. Konuşalım önceyi, bizi acıtan ne varsa bırakalım orada ve biz olarak devam edelim. Tarık ben seni seviyorum.''
'' Konuşalım nasıl istersen. Biz olalım. Seni çok seviyorum Aylin bunu yirmi beş günde daha iyi anladım.''

''Sonra da Emina'mız gelir aile oluruz.'' Diyorum.
Tarık'ın koyu gözleri parlıyor, sımsıkı sarılıyoruz.

Yirmi beş gün ben nasıl ayrı kalmışım
onu düşünüyorum daha da sarılıyorum ona.

HAR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin