-3-

2.4K 116 19
                                    

Yepisyeni bölüm ile karşınızdayım dostlarım. Umarım severek okursunuz. Bakalım bu bölüm neler oluyor.

Vera çarını kendi içimde çok sevdim. Azıcık zeki gibi, siz neler düşünüyorsunuz?

Bölüm Şarkısı: Kaleo- Way Down We Go

Yorum atmayı ve oy vermeyi unutmayın çavolarım.

İyi okumalar❤️❤️❤️

Çizim yapmaktan ağrıyan gözlerimle masamın üzerindeki lambayı kapatarak uykusuzluktan sulanan gözlerimi elimin tersiyle sildim. Esnemekten neredeyse yırtılmak üzere olan ağzımı zar zor kapatarak sert parkenin üzerinde oturmaktan uyuşan kalçam ve bacağım yüzünden acıyla inleyip oturduğum yerden kalktım. Yerde duran çizimlerimi yanaklarımı şişirerek toplayıp düzgün bir şekilde rulo yaparak proje tüpünün içine sıkıştırdıktan sonra  umut vermeyen maketime üst dudağımı kaldırarak baktım.

Kesinlikle bir daha çizimleri son güne bırakmayacaktım çünkü hem istediğim gibi yapamıyordum hem de geçer not alıp alamayacağımdan bile emin olamıyordum. Bir gece içinde yapmış olduğum projem içime sinmese de jüri eleştirilerinden sonra düzeltebileceğime inanıyordum. Üstüne yapılacak eklemeler veya yeni bir maket ile kesinlikle düzeltebilirdim. Yani umarım öyle olurdu.

Asık yüzle baktığım maketimden bakışlarımı çekip yerdeki telefonumu aldım. Uykusuzluk beni inanılmaz bir depresyon ve kaygıya sürüklediğinde aklıma gece yaşadığım garip olay gelerek telefonumun ekranımı açıp konuşmaları tekrar okudum. Uykusuzluğun beni depresif yapabilecek detayına kadar bilen ve okuduğum kitapları okuyan bu kişinin kim olduğunu merak ediyordum. Aslında deli gibi merak ediyordum. Belli ki beni oldukça yakından tanıyan biriydi ve gözlem yetenekleri müthiş derecede kötü olan ben onu bulamazdım.

Konu sen olunca benim dengem şaşıyor.

İfadesiz bir yüzle mesajı içimden birkaç defa okudum. İlgimi çeken şeyin duyguları olmadığını itiraf etmem ona saygısızlık olsa da benim ilgimi çeken şeyin kitap okuyor olması, kurduğu cümleler ve imla kurallarına dikkat ediyor olmasaydı. Çevremde kitaplarla ilgilenen kişilerin pek olmaması da beni biraz onunla konuşmaya itiyordu.

Tereddütlerim vardı. Her zamanki gibi insanlara duyduğum güvensizlik içime kurt düşürüyordu. Sapık mıydı? Başıma bela olabilir miydi? Tanıdığım birinin kalbimi kırmak için bir çabası mıydı? Amacı neydi? Numaramı nereden bulmuştu? Bu soruların yanı sıra en önemli olan soru şuydu; Gerçekten yazmak istediği kişi ben miydim? Sarhoş bir kafayla belki telefon numarasının son rakamını yanlış yazarak mesaj atmıştı.

Tüm soru işaretleri arasında kendime sormam gereken bir soru vardı. Neden onunla konuşmuştum? Neden ona fotoğraf atmıştım? Mesajı fazla masum geldiği için ricasını kıramamaktan mı, yoksa doğru kişinin olup olmadığımı anlamasını sağlamak için içimden gelen bir dürtü müydü? Muhtemelen ikinci seçenekti ve haklı çıkmıştım çünkü herhangi bir cevap vermemişti.

Hala açık olan konuşmada gezinen bakışlarımın ardından dün gece proje yetiştirmekten akıl edemediğim şeyi yapıp numarasını kaydettim. Fotoğraf veya herhangi bir ad göremeyerek pes edip odamın perdesini çekerek jürilere sunum yapmak için üzerimi değiştirdim. Tüm eşyalarımı aldığımdan emin olarak kendimi dışarı attım.

~

A: Günaydın. (15.26)

A: İçini yeyip bitiren şeyin cevabını vereyim, gerçekten yazmak istediğim kişi sendin.

TESADÜF ZAMANI {TEXTİNG}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin