-12-

1.5K 102 33
                                    

Merhaba dostlarım yepisyeni bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım severek okursunuz ve beğenirsiniz.

Bölüm Şarkısı: Seksendört- Eyvah

Medya: Love işleri :')

Lütfen yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın çavolarım.

İyi okumalar❤️❤️❤️

Yatağımın içine gömülmüş bir şekilde tavanıma bakıyordum. Günlerdir yaptığım gibi sadece tavanımı izleyip bilgisayarımdan depresyon şarkılarımı açarak herkesten kendimi soyutlamıştım. Çağan'a yemek yaptığım günden beri telefonumu yatağımın altından bile almamıştım. Zaten ondan başka kimseyle de konuşmuyordum.

Yatmaktan ağrıyan bacaklarımla bakışlarımı tavanımdan çekip odamdaki pencereye doğru dönerek dizlerimi karnıma çektim. Odamın içinde yankılanan sakin müziğin yıkıcı sözlerini zihnimden geçirerek eşlik ettiğimde göz kapaklarım ağır ağır açılıp kapanıyordu. O kadar imkansız gibi geliyor olsa da şu an okula gitmek istiyordum. Bu halde olmaktansa en azında derslerde stres yaşayarak aptallığımı unutabilirdim. Eve geldiğimde ödevleri yetiştirmek için çabalamamsa tüm vaktimi alırdı böylece odağım telefonda olmazdı.

Derin bir nefes alarak üzerimdeki ince pikeyi kafama kadar çektim. Şarkının en acıklı kısmı geldiğinde sesli bir şekilde söylerken odamın kapısının açıldığını hissettim.

"Vera yeter artık, çık şu yataktan." ablamı dinlemeden şarkıya eşlik etmeye devam ettim. "Yoruldum, tüm işi ben yapıyorum. Bir de işe gidiyorum."  ablam için depresyonumun bir önemi yoktu, o kölesini geri istiyordu.

"Okula gidiyorum, eve geliyorum yemek yapıyorum, ortalığı topluyorum, yetmiyor senin odanı bile ben temizliyorum." başımdaki örtüyü çekip ablama doğru dönerek gülümsedim. "Hem de bu eve çıktığımız günden beri." parmaklarımla iki işareti yapıp gözlerimi kıstım. "İki gün boyunca sadece kendine yemek yaptın ve bu seni yordu öyle mi?"

"Senin masraflarına yetişmeye çalışıyorum."  alayla gülerek başımı sallayıp gözlerimi kapattım. Masraflarımdan kastı, kartım attığı iki gün yetmeyecek olan paraydı. Kesinlikle küçümsemiyordum ama attığı paranın kat be katını kazandığını biliyordum.

"Güzel, biraz daha beni idare edebilirsin." dedikten sonra odamın içinde telefon zil sesi yükseldi. Ablamın öfkeyle nefes aldığını hissederken gözlerimi araladım. Cebindeki telefonunu çıkarıp sesini yükselterek

"Yine arıyor ya, gerçekten delireceğim. Senin yüzünden bana sardı bu adam?" dediğinde kaşlarımı çattım.

"Kim?" adını anmaya bile tahammül edemeden ezbere bildiğim numarayı bana gösterdi. Babamız... Adam dediği, sardı dediği kişi babamızdı. "Babamız..."

"Benim bir şeyim değil. Arıyor musun, ne yapıyorsan yap. Sıkıldım artık." diyerek telefonunu yatağıma doğru atarak odamdan çıktı. Gözlerimi devirerek yatağımdan kalkmadan resmen karaya vurmuş balina gibi can çekişerek  yatağımın ucuna düşen telefonu aldım. Babamın görüntülü aramasını cevaplayıp bağlanmasını beklerken yatağımdan oturur pozisyona geçip dizlerimi kendime doğru çektim.

"Prensesim, nerelerdeydiniz? Çok merak ettim sizi." diyerek anından konuşan babamla hafifçe tebessüm ettim. Kavruk tenine yakışan beyazlamaya yüz tutmuş sakalları, siyah kemikli gözlükleri, üzerindeki siyah gömleğiyle sevecen bir şekilde bana bakıyordu.

TESADÜF ZAMANI {TEXTİNG}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin