Herkese merhaba ballarım, yepisyeni bir bölüm ile karşınızdayım. Çağan balımı çok seviyorum yazarken çok eğleniyorum. Umarım sizler de onu okurken eğleniyorsunuzdur.
Bölüm Şarkısı: Bill Withers- Ain't No Sunshine
Medya: Love işleri :')
Lütfen yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın çavolarım.
Yazım yanlışları sonradan düzeltiliyor, dikkat etmeyin.
İyi okumalar❤️❤️❤️❤️
ÇAĞAN'DAN...
Dudaklarımın arasındaki sigarayı karşımda yığın haline gelmiş olan çöp konteynerine doğru fırlatıp sırtımı yasladığım duvardan kendimi iterek gürültülü mekana doğru yürüdüm. İçerideki yoğun sigara, ter, alkol, kadın ve erkek parfümlerinin karışmış kokusunun yanı sıra yüksek sesli müzik ve dönen ışıklar baş ağrıtmaya yeterken içtiğim sigara bir nebze de olsa beni rahatlatmaya yetmişti.
Günün aydınlanmasına az bir vakit kalmış olsa bile kapının önünde kuyruğa şaşırmayıp kapıdaki Olcay abinin omzuna elimi koyarak selam verdikten sonra mekandan içeri girdim. Neon ışıklı zeminde yürüdüğüm dakikalarda kulağıma kulaklığı taktığımı gören bazı kadınlar çalışan olduğumu fark ederek daha geniş bir gülümsemeyle beni süzüyorlardı. Sert bir tepki veremeyeceğimi bildikleri için rahatladıklarını az çok tahmin edebiliyordum.
Locaya uzanan merdivenleri çıkıp köşeye çekilerek bakışlarımı etrafta gezdirmeye devam ettim. Mekanın içindeki kafeslerde dans eden yarı çıplak kadınların neredeyse tamamını tanıyordum ama şu an kim hangisi seçemiyordum. Etrafında büyük bir açlıkla kadınları izleyen erkekleri görmek yüzümü buruşturma isteğimi arttırıyordu. Para ihtiyacım olmasa önünden geçmeyeceğim mekan için çalışmanın büyük bir zavallılık olduğunu bilsem de elim mahkumdu.
"Korkmaz..." kulağıma dolan sesle dikkatimi toparlayarak daha net duyabilmek için kulaklığa bastırıp başımı eğdim.
"Evet..."
"Gönül hanım kocasına bakmaya gelmiş." dediğinde başımı geriye doğru atıp gözlerimi kapattım. Evet, zengin insanları eşlerinden de koruyorduk tıpkı şu anda olduğu gibi.
"Nerede?"
"Olcay'a küfür ediyor."
"Yerime birini gönder, kalabalık burası." dedikten sonra kulaklığı çıkarıp hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Burada bir kadının küfür etmesi demek, ortalık karıştırmak demekti çünkü mekanda bulunan her kadın üzerine alınacaktı ve bunun yanı sıra magazine gündem olmaktan çekinen iş adamlarıyla dolu bir mekandı. Üçüncü sınıf bir mekanda eşine aldatmak, rezaletin tanımıydı.
Derin bir nefes alıp giderek boğuklaşan sesle kapıya doğru yürüdüm. Gönül hanım, Olcay'a hakaret edip içeri girmeye çalıştığında yanlarına ulaşarak Olcay abinin omzuna elimi yasladım. Beni görünce ifadesinin rahatladığını sezerek başımı dışarı doğru uzattıktan sonra Gönül hanımı içeri geçmesi için kolumu uzattım.
"Hoş geldiniz..."
"Nerede o şerefsiz? Yine buradaki karılara para yağdırıyor değil mi?" diye bağırınca mekan sahibinin odasına doğru yürümeye başladık.
"Bugün mekana sadece belirli kişiler girebiliyor." Gönül hanımın anlam veremediğim bir şekilde bana zaafı vardı bu yüzden onu sakinleştirme işi hep bana kalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF ZAMANI {TEXTİNG}
Novela Juvenil0556...: Bizim arkadaş birine aşık olmuş, bir baktım masadaki herkes bir aşk doktoru kesildi. 0556...: Sohbet etmeyi bıraktım, gözlerimi kapattım, düşündüm düşündüm... 0556...: Aşk dedim, acaba ne? 0556...: Cevabı merak ediyor musun? 0556...: Bu...