Merhaba sevgili Dalgakıranlarım. Umarım her biriniz iyi ve sağlıklısınızdır.
Yeni bölümü sizlerin beğenisine sunmaya hazırım.
Gittikçe artan okuyucu sayımız beni çok mutlu ediyor doğrusu.(halihazırda 1,76 k) Fakat okuyucu sayısına kıyasla beğeni ve yorum sayısı çok düşük. Küçücük bir yıldızı çok görmeyin lütfen, emeğine saygı olarak.
Yorum ve görüşlerinize her zaman açık olduğumu bilin.
Uzatmadan bölüme geçelim.
Yazar kuşunuzdan sevgiler. 🐦
Bölüm şarkısı: Mert Demir& Mabel Matiz- Antidepresan
YALNIZIM, MERAK ETME.
"Bana katlanmak?"
Tek kaşı itinayla havaya kalkmıştı Cihangir'in. Aradığı tek şey genç kızın yüzünde ufacıkta olsa bir mahcubiyetti. Ama karşılaştığı tek şey Feridenin munzurlukla parlayan koca gözleri olmuştu.
Arsızdı bu kız.... Emin oldu.
"Kabul edin....."oturduğu yerden bir hışımla kalkarak "siz pek katlanıla bilir biri değilsiniz."
"Farkındaysan ben burdayım yalnız."
Feride daha bir hafta önce zehir zemberek sözler ettiği adamı bir gece içinde tüm empati duygusunu kullanarak anlamaya çalışmıştı.
Dün sabah Süleyman bey ve Saadet hanım gittikten sonra bir taraftan mutluluktan içi içine sığmasa da diğer taraftan tekrar o eve dönmek onu epey korkutmuştu.
Onun yerine kendisini koymaya çalışmış, onun gözünden bakmıştı bütün olanlara. Bir yere kadar yaptıklarına hak kazandırdı.
Ama bazı şeylerde bunu yapmayı bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DALGAKIRAN
ChickLitKüçük bir serçenin kalbi var bende. Ne kışta sıcak bir yere göçmeye cesaretim, ne de kendi menzilimi terkedecek sadakatsizliğim vardı. Yorgun düşmüş, yıpranmış kanatlarım vardı sadece. Onlarda sağa sola çarpmaktan yaralanmış. Ve bir son bahar sabahı...