Selammmmm benim güzel dalgalarım
Uzun upuzun çok uzun bir ayrılık döneminden sonra küçücük bir keşifle bile olsa karşınızdayım
Söz vermiştim sınır geçilir geçilmez bölüm gelecek diye ama malesef araya uzun bir zaman girdiği için içime sinmedi bölüm
Bu yüzden kitabımı telrar gözden geçirip öyle yazacağım bölümü
Ama sizide merakta artık daha fazla bırakmak istemediğimden küçükte olsa mutlu etmek istedim
Bölümde uzun uzun dertleşmek dileği ile, iyi okumalar.Gözleri diktiği gecenin karanlığında, sanki bir gerdanlığı süsler gibi ışıl ışıl yanan Mardin manzarasındaydı.Nefes kesiciydi.
Üstelik gecenin gökyüzü manzarası İstanbul'dan da oldukça farklıydı. Bir metropol de yaşıyorsan yıldızlara hasret kalıyordu insan. Ama Cihangir gibi biri için bile bu muazzam manzara çok farklı geliyordu. Sonuçta o bu şehirde büyümüştü. Bu manzaraya da gecenin bu ışıltısına da alışıktı.
Oldu olası hep yıldızlara ayrı bir merakı vardı. Küçükken geceleri saatlerce gökyüzünü izleyip acaba ne zaman yıldız kayacak diye merak ederdi. Havanın ayaz mı soğuk mu kar mı kış mı olduğuna asla aldırış etmez, hasta olmayı umursamazdı. İşte o zamanlar annesi sıcacık bir battaniyeyle sarıp sarmalardı küçük bedenini. Bazı geceler onunla birlikte seyrederdi gökyüzünü. Sırf Cihangir yıldızlara meraklı diye onlar hakkında ne biliyorsa öğrenmeye çalışırdı.
Her erkek çocuk gibi Cihangirde bir ara ben astronot olacağım diye tutturmuştu. Yıllarca bu hayalle yaşamıştı ama bir zaman sonra yıldızlara olan merakıda bitmişti. Ama yıldızlar hakkında bir çok şey biliyordu.
."Biliyor musun, ben yıldızlara küçükken aşırı merak duyardım, çok severdim onları izlemeyi. "dedi o an yüzüne bakmadığı kıza. Baksaydı gördüğü tek şey kendisi gökyüzünü izlerken onunda kendisini izliyor oluşu olurdu çünkü.
Hiç bir şey demeden dakikalardır durduğu yerden hayran hayran, gecenin kör karanlığına uzanan gökyüzünü izleyen adamı izliyordu Feride. "Gerçekten mi?"dedi şaşırarak.
Aralarında ki yeminli görünmez sessizliği bölünmüştü.
Cihangir, gökyüzünden çektiği bakışlarını yanındaki kıza çevirdiğin de bir kaç saniye izledi gül çehresini.
"Evet." Dedi. "Neden şaşırdın ki?"
İki gündür aralarında birbirleriyle konusmadıkları için oluşan derin boşluğu doldurmaktı gayesi Feridenin.
Ve de en önemlisi deli gibi merak ettiği sorularına cevap bulmak.
Soğuktan kızaran burnu ona eş değer hafif kızarmış yanakları, ama her şeye rağmen yüzünden hiç silinmeyen tebessümüyle Feride omuzunu silkip"Ne bileyim, pek yıldızlara merakı olan birine benzemiyorsunda..." Dediğinde "Sen daha çok küçükken de bence hiç birşeyden memnun olmayan gıcık bir çocuk olmussundur "
Cihangirden gülmeye benzer bir ses çıkmıştı. "Ne alaka şimdi memnunsuzluğumdan? Hem zaten küçükken dedim Feride. "Deyip bakışlarını tekrar ışıl ışıl yanan yıldızlara çevirmişti.
Yüzünde yarım bir tebessüm oluşurken"Yine de yıldızları sevecek birine benzemiyorsun. "Dediğinde Cihangir hafiften kaşlarını çatmıştı.
"Niye?"dedi tekrar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DALGAKIRAN
ChickLitKüçük bir serçenin kalbi var bende. Ne kışta sıcak bir yere göçmeye cesaretim, ne de kendi menzilimi terkedecek sadakatsizliğim vardı. Yorgun düşmüş, yıpranmış kanatlarım vardı sadece. Onlarda sağa sola çarpmaktan yaralanmış. Ve bir son bahar sabahı...