~O N D O K U Z~

1.7K 169 138
                                    

Bir geç gelen bölümle geldim yettim sevgili Dalgalarım.

Bölümü bitirmiş, sadece son iki paragrafı yazmadığım son iki hafta da en sonunda bitirebildim. Üzgünüm. Bazen gerçekten iki güne koca bölümü yazarken bazen de haftalarca ilham gelmiyor.

Geçen bölüm sonrası çok güzel destek mesajlarınızı aldım. Teşekkür ederim. Ve aramıza yeni katılan bir çok okuyucu oldu. Bu bölüm yeni katılan ve beğeni yapan bütün okuyucularına armağan ediyorum. Hoşgeldiniz.

Bu kapağa geri döndüm çünkü kitabımı en iyi anlatan kapak olduğunu düşünüyorum. Ve uzun zaman bunu kullanacağım muhtemelen. Sizinde bunu sevdiğinizi biliyorum.

Geçen bölüm bir soru sormuştum Feridenin ağızından bölüm okumak ister miisiniz diye yazanların hemen hemen hepsi böyle iyi olduğunu söylemişti. Tabi ki de siz nasıl isterseniz öyle oldu. Yine aynı üsulla yazmaya devam edeceğim.

Yeni bölümün gelmesi size bağlı. Ne kadar çok yorum ve beğeni. O kadar çok yeni bölüm.

Sınır/ 100 beğeni- 150 yorum.

(17.2)

Çok uzatmadan bölüme geçelim. Satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin. Seviliyorsunuz.

Bölüm şarkısı: Çağan Şengül - Çok yazık







Konağa Düşen Yıldırım.



Bir bomba ki nasıl düştüğü yeri tarumar ederdi, aynı o şekilde olmuştu işte olan.


İlk önce kulaklar çınlamıştı sanki yerinden sökülecekmiş gibi.

Ardından ilk şok dalgası almıştı esir bedenleri.

Feride bir an ne duyduğunu idrak edememişti.

Zira duyduğu kelimeyi beyni absürt bir olaymış gibi algılayamıyordu. İlk defa başına geliyordu böyle bir şey. Beyni durma noktasına gelmişti.

Sanki kulakları bir kez daha aynı kelimeleri duymaktan kaçınırmış gibi,  bir avlu dolusu insan onlara akın ederek tek tek sarılıp selamlaşmıştı.

Ufağından büyüğüne kadar Feride nutkunun tutulduğunu hissettiği o anlarda hepsinin ağzından sanki sözleşmiş gibi aynı kelimeyi duyuyordu.

"Hoşgelmişsin gelin ağam."

Bu tanımadığı insanlar ne diyordu böyle? Dahası bu anlamlandıramadığı sevgi seli de neydi?

Ve sadece bir kaç dakika sonra daha henüz tüm bu olanları hazmedememişken, bir salon odasında bağırış çağırışların odağında kalmıştı.

Sadece bir kaç dakika geçmişti ilk tarumardan. Belki de daha fazla geçmişti. Zira o an genç kızın zaman algısıda yerli yerinde değildi.

"Benim bu oyunu oynayacağımı sana düşündüren nedir hala, gerçekten çok merak ediyorum."diye kükrüyordu bir ses odada.

Deliler gibi bağırıyordu ama sanki Feride onun aşinası olduğu sesini suyun altından duyuyormuş gibi bulanıktı.

"Bağırma....!Mecburdum Cihangir! Neden anlamak istemiyorsun?!"Ve başka bir ses daha duyulmuştu arada.

DALGAKIRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin