Chapter XIII

153 29 14
                                    

Yeosang, Kraliçe Jane Michel Kang-Mórríghan'ı her sene prensin doğum gününde onun onuruna düzenlenen Kraliyet baloları dışında hiç bu kadar stresli görmemişti.

Her yerde yemek masasını hazırlayan hizmetçiler vardı. Salon lavanta ve hanımeli kokuyordu. Annesi ise orada oraya koşturarak söylenip emir veriyordu.

"Hayır. Yemek masasında frezya istemiyorum. Hanımeliler şu tarafa konacak. Tanrı aşkına, elbette hayır! Masa örtülerini değiştirecek vaktimiz kalmadı! Yeosang nerede!?"

Yeosang endişeyle yutkunup yavaşça merdivenlerden indi. Alacağı tepkiden çok korkuyordu.

Kraliçe Kang-Mórríghan genç prensi çiçeklerle bezenmiş, pırıl pırıl aydınlatılıp cilalatılmış merdivenlerden inerken gördüğünde ufak çaplı bir şok geçirmişti. Yeosang'ın uzun altın saçları arkasında siyah bir kurdeleyle düzgünce bağlanmış parıl parıl parlıyordu. Beyaz gömleğinin fırfırlı yakaları üstüne giydiği siyah yeleğin üstünden görünüyordu. Üzerine uzun canlı kırmızı bir ceket, son derece rahatsız ama o dönem için vazgeçilmez olan uzun beyaz çoraplarının altına alçak topuklu siyah deri pabuçlarını giymiş ve sadece önemli gecelerde giydiği beyaz eldivenlerini takmıştı. Gömleğinin yakasına gevşek bir şekilde Avallon kraliyet armasını bağlamıştı.

"Geldim." Yeosang annesinin önünde nazikçe eğildi.

Kraliçe Kang-Mórríghan'ın ağzı bir karış açıldı. "Bu halin ne senin?"

Yeosang cevap vermedi. Sadece yanından geçip giderken "Korkarım ki fazla vaktimizi kalmadı." dedi. "Pendragonlar birazdan burada olur. Hole geçsek iyi olacak."

"Sen benimle dalga mı geçi-"

Bu söz kral Kang-Mórríghan'ın içeri girmesiyle yarıda kesildi. "Hayatım, rahat ol. Geri kalanını hizmetçiler halleder. Acilen giriş holüne geçmemiz gerekiyor. Pendragonlar dışarıdalar. Yeosang,"

Genç prens başını babasına çevirdi. "Evet?"

"Dediğim gibi grandükün oğlu ile sen ilgileneceksin. Ona sarayı gezdirmeni ve güzelce ağırlamanı istiyorum. Tamam mı?"

Yeosang hızlıca başını salladı. Ardından derin bir oh çekti. Anlaşılan kraliçenin ona şu anda uzun bir fırça çekecek zamanı yoktu.

Onlar sarayın giriş holünde beklerken kapılar girişteki muhafızların ellerindeki mızrağı iki kere vurmasıyla yavaşça açıldı.

"Huzurlarınızda Avallon Grandükü Alberto Pendragon'un oğlu Lord Alfredo Seonghwa Pendragon ve amcası Lord Rothbard Pendragon!"

İçeriye uzun boylu iki adam girdi. Yeosang çocukluk arkadaşı olan grandükün oğlu Seonghwa'yı gülümseyerek karşıladı. Ondan sadece birkaç parmak daha uzundu. Dantelli gömleğinin üzerine giydiği siyah yeleğin üzerini altın yaldızlı, üzerinde birkaç haç ve armanın asılı durduğu beyaz bir ceket kapatıyordu. Ellerinde takımıyla uyumlu beyaz eldivenler vardı. Siyah saçları düzgünce taranmış, gözleri oldukça kendinden emin ve sert bakıyordu.

Amcası Rothbard ondan yüz kat daha ürkütücüydü. Gri ve uzun saçları ağarmıştı ve siyah bir saç kurdelesiyle toplamasını gerektirecek kadar uzundu. Siyah takım elbisesinin üzerinde koyu renk bir pelerin giymişti. Rothbard pelerinini üstünden çıkartıp kapının önündeki uşağa verirken Kang-Mórrighan'ların duyamayacağı kadar kısık bir sesle baş uşak Moulin'e döndü ve şunları söyledi.

"Kapı muhafızınız tam bir geri zekâlı ve tecrübesiz. Bunu personelinize iletin lütfen."

Ardından gülümsemesini yüzüne geri getirdi ve kraliçeye döndü.

Merry-Andrew&Betrayer || woosangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin