Chapter XIX

143 29 8
                                    

Temmuz ayı ilerledikçe havalar gittikçe ısınmıştı ve yazın en sıcak günleri gelmişti. Avallon yaz ayları çok sıcak geçen bir ülke değildi bu yüzden soğuk kış günleri gelmeden herkes tadını çıkarmaya çalışıyorlardı.

Yeosang sabahın geç saatlerinde Pendragonlar'ın dairesine giren kapıyı araladı ve aniden önüne çıkan ihtiyar lord karşısında gözlerini korkuyla açtı ve irkildi.

"İyi akşamlar, Majesteleri."

Yeosang derin bir nefes aldı ve gergin bir şekilde gülümseyerek az önce gövdesine toslamaya ramak kaldığı ihtiyar lordun önünde saygıyla başını eğdi. "Günaydın, Lord Pendragon. Yolunuza çıktığım için özür dilerim. Burada olduğunuzu bilmiyordum."

Rothbard bu nazik bir şekilde sunulan özre kulak asmadan sordu. "Bir yere mi gidiyordunuz?"

"B-Ben... Seonghwa'yı arıyordum, onunla konuşmam gereken konular var da."

"Hmm," Rothbard sakalını kaşıdı ve gülümseyerek cevap verdi. "Evet, elbette siz gençlerin konuşması gereken konular vardır."

"Rosalié burada olduğunu söyledi. Odası ne tarafta acaba?"

Arkasına dönüp holün sağına açılan uzun koridoru gösterdi ve "Sağ koridorun sonundaki büyük odada." diye cevap verdi Rothbard. "Muhtemelen hâlâ giyiniyordur. Kapıyı çalmayı unutma."

Yeosang yutkundu ve güçlükle gülümserken başıyla selam verdi. "Teşekkürler, Mösyö Pendragon. Size iyi günler dilerim." böyle dedi ve ardından arkasını dönüp hızlı adımlarla oradan uzaklaştı.

Lanet olsun, saat neredeyse öğlen oldu. Bu ihtiyar hala burada ne yapıyor?

Uzun koridorun son kapısına geldiğinde genç prens derin bir nefes alıp ahşap kapıyı nazikçe tıklattı.

"Seonghwa, orada mısın? Benim, Yeosang."

Birkaç saniye herhangi bir cevap alamadığı için oluşan kısa süreli sessizliğin ardından kapı yavaşça açıldı ve Seonghwa genç prensi gülümseyerek karşıladı.

"Günaydın James, içeri gel."

Yeosang gergin bir şekilde odadan içeri girerken konuştu. Sesinden ne kadar stresli olduğu ve önemli bir konu hakkında konuşacağı belli oluyordu. "Rahatsız ettiysem üzgünüm. Seninle konuşmak istiyordum."

Seonghwa genç prensi içerideki kadife sofalardan birine buyur ettikten sonra cevap verdi.

"Dinliyorum."

"Opera salonuna gittiğimiz gün amcanın tahta adaylığını koymak için izin istediği doğru mu?"

Yeosang heyecanına engel olamadan gelir gelmez hızlı bir giriş yapmıştı. Seonghwa birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra derin bir iç çekip cevap verdi.

"Doğru," dedi. "Amcam Rothbard bu konuda oldukça ısrarcı."

"O zaman en başından bu saraya gelme amacınız buydu, öyle değil mi?" Yeosang bunu söylerken genç lord sesindeki hayal kırıklığını hissedebilmişti.

"Onun amacı buydu evet ama bu benim için bir fırsattı." Gülümsedi. "Seni göreceğim için mutluydum."

Yeosang gözleri bu cevapla birlikte boş bir edayla düşüncelere dalıp giderken Seonghwa açıklamaya devam etti. "Bak, Yeosang, eğer tahta çıkmak istemiyorsan bunu senin için yapabilirim."

"Annemler asla izin vermez." dedi Yeosang başını iki yana sallayarak. "İkiniz de boşa kürek çırpıyorsunuz. Kendini benim için feda etmeni takdir ediyorum, Seonghwa ama buna asla müsamaha göstermeyecekler."

Merry-Andrew&Betrayer || woosangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin