Kaç kez bakmıştı.Kaç kez son diyerek denemeye kalkmıştı bilmiyordu.Uyuduğu ağaç yoktu mesela.Koparmaya çalıştığı her yaprak direnmeden dallarından ayrılıyordu o gecenin aksine.Rüya olduğunu kabullenmesi öyle imkansızdı ki.Şuan çıktığı bu yolculuk onu buradan tamamen ayıracak olsa da hala kaybolmayan manzaraya baktı Bianca.Tek gerçeklik sisle kaplı olmaya devam eden ormandı.Gördüğü onca şeyle eşleşen tek gerçeklikte buydu oysaki.
Lord Albert'ın düzenlediği balo için çıktıkları bu yolculuk tam 4 gün sürmüştü.Annesi baloya katılamayacağını söyleyerek şato da kalırken, yanında Rose'dan başkası da yoktu.Kocasının ölümünden sonra madam Agnes bir daha asla böyle bir etkinliğe katılmamış, âdetâ kendini şatoya hapsetmişti.Bianca ne kadar gitmek istemediğini dillendirse de annesi bunun nezâketsizlik olacağını söylemiş ve sonrası için ona teminat vermişti.
At arabası sarsıntıdan kurtulup, düz bir yola girerken hemen ilerisinde kalan şatoyu gördü.Başındaki peruğu düzeltirken, evinden ilk defa bu kadar uzak kalmak onu güvensiz hissettirmiş ve lordun ona olan davranışları konusunda da endişelenmeye başlamıştı.Teklifini reddetmesine karşılık gördüğü bu ısrar onu kızdırmaya yetse de kendi ayaklarıyla geldiği bu yer bir onay niteliği taşıyordu.Umuyor ki annesi sözünü tutar ve artık onu bu saçma evlilikten de kurtarmış olurdu.
Araba durduğunda kapısının açılmasıyla ilk gördüğü yüz lordtan başkası değildi.Sanki canı az sıkılmış gibi hemen yanında yerini alan Adel ve lordun annesi de yüzlerindeki memnuniyetle kendisine doğru geliyordu.
_ Ah Bianca, seni gördüğüme nasıl sevindim anlatamam.
_ Bende öyle madam. '' diyerek gülümsedi Bianca.
_ Yolculuk seni yormuş olmalı tatlım.Albert kalacağın odaya kadar eşlik etsin.Akşam balodan önce yanına uğrayacağıma emin olabilirsin.Bugün oldukça meşgul olacağım.Lütfen kusuruma bakma.
_ Elbette.Akşam için bende biraz dinlensem iyi olacak.
Lord Albert hiçbirşey demezken, Adel ise onu selamlamakla yetinmişti.Şatodaki koşuşturmaya bakılırsa, çok görkemli bir balo olacaktı bu akşam.Başrolü de yanında ona eşlik etmeyi sürdüren lord ve kendisinden başkası değildi.
Çok sürmeden şatonun merdivenlerini çıkarak, bir odanın önünde durduklarında lord kapıyı açıp, ona geçmesi için yol verdi.Bianca odaya doğru bir iki adım atmıştı ki kapanan kapının sesiyle hala gitmemiş olan lord Albert'ta gezdirdi bakışlarını.
Birkaç saniye sessizlikten sonra konuşmaya başlayan lord yüzündeki memnuniyetle genç kıza bakmaya devam ediyordu.
_ Gördüğüm kadarıyla doğru olan kararı vermişsin Bianca.İnanıyorum ki bu evlilik ikimize de iyi gelecek.Yıllardır beklediğim günün gelmiş olmasına hala inanamıyorum.
_ Lord Albert '' dedi Bianca bıkkınlıkla." Benim kararım da hiçbir değişiklik yok.Sadece annemin ısrarı üzerine buradayım.Lütfen bundan kendinize bir pay çıkarmayın.
_ Peki buraya hangi sıfatla geldin ? Gösterdiğin bu davranış benim tarafımdan tek bir şekilde kabul edilebilir.
_ Bu nedir lordum ? " Sesi sert çıkmıştı.Buraya gelerek yaptığı aptallık birkez daha yüzüne vurulurken, gördüğü rüyaya lanetler ediyordu.Etkisinde kaldığı için mi bilinmez, annesinin onu kandırması çok kolay olmuştu.Sadece telâfi niteliğinde bir balo olacağını sanıyordu.Zaten bir hafta önce gönderilen haberciler, iptâlini imkânsızlaştırdığı için kısa bir duyuru adına toplanılmış bir akşam.
_ Evlenmeyi kabul ettiğin için burada olmalısın Bianca.Yoksa neden nişanımız için verilen bu baloya kendi ayağınla gelesin.
_ Sadece nâzik olmaya çalışıyordum lord Albert.Ama görüyorum ki verdiğim bu karar doğru bir eylem değilmiş.Derhal buradan ayrılacağım.Üzgünüm ama ben zaten sormaya tenezzül dâhi etmediğiniz evlilik teklifinizi kabul etmiş değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLAYAN AĞAÇ
Fantastik_ Kimsin sen ? Sesindeki meydan okumanın aksine içi titriyordu.Ama bunu karşı tarafa belli etmek eğer bir şansı varsa da hepsini yok ederdi.Eli eteğinin altına giderken , bacağına sabitlediği bıçağını kavrayarak gizlemeye devam etti. _ Asıl benim o...