10.Bölüm

71 8 12
                                    

Günlerce izlediği bomboş duvarlar, şömine de yanmaya devam eden birkaç odun parçası.Bitmeyeceğine inandığı merakı, koca bir boşluğa bırakmıştı yerini.Gözlerini kapattığı zamanlar, açtığından çok daha fazlaydı.Üzüntü diye adlandırdığı her yaşanmışlığı, koca bir palavra gibiydi şimdilerde.

Harold yoktu mesela.Daha birkaç saat önce yanında olan Alex'te koca bir sessizliğe bürünmüştü.O gecenin sabahından sonra hiçbiri normal olamadı.Benim yüzümden diye başladığı her bir cümleyi o ânâ borçluydu aslında.Bunca zamandır dik tutmaya çalıştığı başı kaldıramayacağı kadar eğilmişti.

Yaşıyor muydu ? Ya da en azından nefes alabiliyor mu ? Sözünü yerine getirmişti Harold.Onu korumuş ve nasıl yaptığını bilmese de kurtarmıştı.

Omzuna dokunan elle düşüncelerine kısa bir süre de olsa ara verdi.Birkaç teselli için inip kalkan elin sahibi de günlerdir kurduğu cümleleri tekrar etmekten başka birşey yapmıyordu.

_ Kaç gündür ölüden farkın yok Bianca.Senin böyle olman ona bir yarar sağlamayacak.

Söylediği ikinci cümlede boğazına oturan yumru birkaç saniye de olsa konuşmasına mâni olmuştu.

_ O hala nefes alıyor mu ?

_ Elbette.Sana öldüğünü düşündüren ne ?

_ Siz '' dedi yutkunarak. " bir ölüyü uğurlar gibisiniz.Onu görmek istiyorum desem de sürekli mümkün olmadığını söyleyerek beni geçiştiriyor gibi.

_ Görmemen çok daha iyi.Harold eğer kendinde olsaydı buna asla izin vermezdi.

_ Hâlâ kendine gelmiş değil o halde ?

_ Çok daha iyi.Toparlanması için zamana ihtiyacı var.

Sustu.Daha fazla konuşacak gücü de yoktu aslında.Kaç gündür çıkmaya cesaret edemediği kulübeden ayrılırken, arkasında kalan yaşlı adam onu durdurmadı.Yaşadığı onca şeyi kaldırabilmesi bile mucizeyken, onu daha fazla zorlamak istememişti.

~     ~     ~

Ne kadar yürüdüğünü bilmiyordu.Kaç saat olmuştu.Ağaçları geçti.Hepsi birbir yapraklarını dökerken, gökyüzünü kaplayan gri bulutlar o günden beri yerini koruyor ve barındırdığı karanlık ormanı da etkisi altına almaya devam ediyordu.

Hemen önündeki Alex'e değdi bakışları.Daha önce görmediği bir ağaca yaslanmış, kendi kendine konuşur gibi mırıldanırken dediklerini anlamak mümkün gürünmüyordu.Yanına gitmek istedi.Ona Harold'ı sormak.Ama yapamadı.

Ağladı Alex.O ağladıkça  Bianca da  onunla beraber ağladı.Toprağa karışır diye hızla yok etti gözyaşlarını.Korktu.Katilin dediği gibi bir parçasının daha  burayı  lanetlemesinden.

Gözleri bulanıklaşmış , durdurmaya çalıştığı ağlaması gittikçe artmaya devam ediyordu.Bacakları onu taşıyamayarak, dizlerinin üzerine çöktüğünde yerdeki kuru yaprakların hışırtısı ormandaki sessizliği de yok etmişti.

_ Ağlaman '' dedi genç adam kendini toparlamaya çalışırken." ona hiçbir yarar sağlamayacak.Git buradan. "

Kızgındı Alex.Suçu olmamasına rağmen bütün herşeyi ona yüklemek isteyen tarafını da bir türlü susturamıyor ve günlerce diline gelen sözleri yutmakta zorlanıyordu.

_ Senin ağlamanda.

Bianca gözlerini kurulayarak tekrar bakışlarını Alex'in üzerinde gezdirdiğinde farkettiği şeyle koşarak onun yanına ilerledi.Tam dokunmak için elini kaldırmıştı ki geriye doğru savruldu.Birkaç saniye sendeledi olduğu yerde.

AĞLAYAN AĞAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin