_ Kahretsin " diyerek hiddetle bağırdı Alex.Sonra acı dolu bir hale büründü sesi. " Ben böylesine öfkemde boğulmuş olamam.Tanımalıydım. " Parmaklarının arasına aldığı saç tutamlarını hırsla çekiştirdi daha sonra.Dizlerinin üzerine çökmüş, fısıltı halinde ağzından dökülen sözler Albert'ın dudaklarının arasından çıkan köpükle sekteye uğradı.Zehri beklediğinden daha hızlı bir şekilde bedenine yayılıyor olmalıydı.
Göğüs kafesinin içinden yükselen siyah bir duman yavaşça bedeninden ayrıldığında yüzünün rengi sararmış ve dudakları koyu mor bir renge bulanmıştı.Bacağındaki kan kırmızı bir hal aldığında, Moddax çoktan bu ölmek üzere olan bedeni terk etmiş görünüyordu.Durdu Alex.Sanki zaman onun için yavaş ve gittikçe zihnini tüketen bir hal almıştı.
O bir elçiydi.Hayır ! Bir elçi hiçbir zaman kendi halkına zarar vermezdi.Onları korumaya yemin ettiği andan beri hep görevine sadık oluşu, belki de şu anki bocalayışına bir sebebiydi.
Parmakları daha az önce zehirlediği yeri bulduğunda, etrafını sıkıca kavradı.Hissettiği şeyin doğruluğu şuan gözlerin önünde duruyordu.Ölümün kıyısında olan Albert'ın tüm damarları sanki onun avucunun içinde gibiydi.Zehir kalbine çok yakınında olsa da Alex'in hükmedemeyeceği kadar geç değildi.Daha az önce ağzından çıkan köpükler birkaç saniye sonra yarasından akmaya başladığında, Alex olduğu yere yığılırcasına geriye doğru bıraktı kendini.
_ Bu yaptığın intihar etmenin farklı bir yolu mu ? " diye hiddetle soluyan Harold'ın sesi kulağına dolduğunda dahi, bedeni tepki verecek kadar güçlü değildi.
_ Alex ! '' diye birkez daha bağırdı Harold.Ama aldığı tek cevap çıldırtıcı bir sessizlikti.
Ne kadar düşmanlarını yenilgiye uğratmış gibi görünseler de asıl kaybeden kendileri gibi duruyordu şimdi.Albert'ın soluk ve baygın bedeninin hemen yanında yatan Alex gücü çekilmişcesine öylece gökyüzüne bakıyordu.Bianca'nın nefessizlikten moraran dudakları gerisinde silik bir pembelik bırakmıştı, ve belki de en korkunç görüntü herşeye rağmen dimdik duran Harold olmalıydı.Çaresizlik, yaşanan bu mücadelenin en acınası tablosunu çiziyordu şimdi ona.
Bu düşünceler zihninde susmayan bir kalabalık oluşturduğunda ise ağzından çıkan cümlelere engel olmadı.
" Anne " dedi sanki bir hatıraya seslenir gibi. " Sadece beni öldürmeliydin.Sonsuz bir acının içine hapsettiğin oğlun şimdi seni mutlu ediyor mu ! " sorudan ziyade bir isyandı bu Harold için.
" Beni, bizi böyle bir çaresizliğe mahkum etmemeliydin. " gözleri birkaç adım gerisinde olan Bianca'yı bulduğunda kalbinin ağrıdığını hissetti. "Lanetim onu bu hale getirmemeliydi.Hepsi benim yüzümden . " diye bi haykırış koptu dudaklarının arasından.
Toprak zemin bununla birlikte sarsılırken, birkaç çatlak küçük yarıklar oluşturmaya başlamıştı bile.Aynı anda biraz ilerisinde olan kasabadan onlarca çığlık yükseldi.Halk korku ve panik içinde boş olan araziye doğru koşarken, oluşan sarsıntı ilerlemelerine izin vermiyordu.
Harold kendisinin sebep olduğu bu kargaşayı farkedecek bir halde dahi değildi.Toprağın altından uzanan bir ağaç kökü onun bedenini bulduğunda bir kabustan uyanır gibi ilk önce titredi, ve sonra bütün sarsıntılara bir son verdi.Bir yılan gibi tüm vücudunu kaplayan ağaç parçası gözlerini örttüğünde her yer karanlığa hapsolmuştu.
☆ Yıllar Önce ☆
_ Kral James yapacağınız bu anlamaşmanın nasıl sonuçlanacağının farkında olmalısınız ? " diyen uyarıcı ses en yakın arkadaşı ve koruması olan Maddox'a aitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLAYAN AĞAÇ
Fantasy_ Kimsin sen ? Sesindeki meydan okumanın aksine içi titriyordu.Ama bunu karşı tarafa belli etmek eğer bir şansı varsa da hepsini yok ederdi.Eli eteğinin altına giderken , bacağına sabitlediği bıçağını kavrayarak gizlemeye devam etti. _ Asıl benim o...