24.Bölüm

49 4 2
                                    

Gözlerini açtığında hissettiği tüm acılar yerini ağrılı birer sızıya bıraktı.Çoğu kez ölmeyi arzulayan düşünceleri korkunç bir kabusa dönmüştü az önce.Yaşanılan çoğu şeyin gerçekliğe uzak oluşundan mı bilinmez, Bianca hissizliğin en derin çukurunda gibi hissediyordu.

Üzerindeki onu saran demir teller şimdi hiç olmamış gibi yok olup gitmişti.Bedeninde hala varlığını sürdüren yaraları olmasa delirdiğini varsayacaktı.Gözlerinin önünde beliren beyaz sis kaybolup gittiğin de gördüğü ormanla büyük bir şaşkınlığa kapıldı.

Bedenini toprak zeminden ayırdığın da ağzından çıkan birkaç acı dolu sese engel olamadı.Bütün vücudu sanki aylarca uyumuşcasına hareket etmekte zorlanıyordu.Daha tam olarak doğrulamadan bakışları Albert'ı bulduğunda hissettiği korku her zerresini kapladı.Baygındı ve savunmasız bir haldeydi.Ama yaşattığı o dehşet verici anlardan sonra onun varlığı sadece ölüm ve acıyı vaat ediyordu Bianca için.

" O hala yaşıyor " diye fısıldadığın da kendine gelen Albert'la bakışları birleşti.Gözleri korkuyla büyüdü ilk önce.Ama daha hiçbirşey yapamadan onun sesini duydu.

" Bianca senin burada ne işin var ? "

Şaşkındı karşısında ki adam.Ayağa kalkmış ve ona doğru gelme cüretini gösteriyordu.Elbette korkuyu tüm benliğinde hissetmişti.Elleri delirmişcesine titriyor ve alnında ter damlaları oluşmaya başlamıştı bile.Ama bunun aksine yüzü sertçe kasıldı.

" Sakın bana yaklaşmaya cüret etme. " diye yüksek bir sesle bağırdı.

Bunun karşılığında durdu adam.Koca bir soru işaretiyle baktı genç kıza.

" Benden mi korkuyorsun Bianca ? " diye tek nefeste konuştuğunda bu ihtimalden kendisi bile ürkmüştü.

İkisinin bakışları bir süre birbirlerinde asılı kaldı.Sonra ormanı bir üçüncü ses kapladı.

" Sakin ol Bianca.Şuan bizden fazla şaşkın ve korkuyor olan ilerideki adamdan başkası değil.Şimdi izin verirsen onun ne olduğunu çözmem gerekiyor."

Alex cümlesini bitirdiğinde Albert'a doğru bir adım attı.

" Seni neredeyse öldürüyordum." diye söylendi daha sonra.Yüzünde bir gülümseme oluşurken, başını iki yana salladı.

" En son ne hatırlıyorsun Albert ? "

Albert duyduğu soruyla afallarken, en son saraydan ayrılışı geldi gözünün önüne.Kralla yaptığı önemli bir görüşmeden dönerken yolda nöbet geçiriyor gibi titremiş ve sonrası zihninde koca bir boşluk oluşturmuştu.

_ Sende kimsin ? diye sordu.Etrafında olan hiçbirşeye bir anlam veremiyordu.

_ Sadece soruma cevap ver. 

_ Kim olduğunu sanıyorsun da karşında sanki emrin altında bulunan askermişim gibi muamele görüyorum.Şimdi yolumdan çekil ve Bianca'yı serbet bırak.

Alex duyduklarıyla şaşırarak bir süre duraksarken, Albert kendine geldiğini belli eden adımlarla onu geçerek Bianca'ya doğru ilerledi.

" Hayır,hayır " diye delirmişcesine haykırdı Bianca.Ona yaklaştıkça sanki nefesi kesiliyor gibiydi.

" Bana neden korkunç bir canavarmışım gibi bakıyorsun ? Sadece .. "

Albert'ın öfkeli olan cümlesi Harold tarafından yarı da kesilmişti.

" Alex daha neyi bekliyorsun ! "

Alex aldığı bir tür komutla arkasını döndü ve hemen ilerisinde duran Albert'a doğru atıldı.Onun boşluğundan yararlanıp elini sırtına koyduğunda öylece kasılıp kalan genç adamı izledi.Güç dalga dalga elinin altında yayılıyordu.Albert'ı özgürlüğe kavuştururken, sanki kendisini iyileştiriyor gibiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 22 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AĞLAYAN AĞAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin