Albert'ın " Geldi " diyerek zaferle çıkan sesinin ardından Bianca korkuyla gözlerini kapadı.Sanki görmese ya da kulaklarına " Geldim Bianca " diyen Harold'ın sesini yoksaysa bu kabusu bitecekti.Kendisinin sebep olduğu bu an hiç yaşanmayacak, Alex'in ona korkmamasını söyleyen cümlesi daha da suçlu hissettirmeyecekti.
Zehirden hareketsiz kalan bedeni artık özgürdü, ama Bianca ne acıyla kasılan ayağını ne de yaralarının varlığını hissediyordu.Zaman dursun istemişti çoğu kez.Saçları sebebiyle bir cadıya benzetildiği o anlarda dilinden düşmeyen tek cümle de bu isteğine aitti.Küçücük bir çocuğun anlamsız bulacağı bu laneti, bir an gün yüzüne çıkmış ve gören herkes onun uğursuz bir cadı olduğunu haykırmıştı dilden dile.Korkmuştu Bianca.Sonra ağlayarak koşmaya başlamış ve o anlarda sadece zaman dursun istemişti.O saklanacağı bir yer bulana kadar kendisini yakmayı arzulayan bu kalabalıktan kaçmayı dilemek belki de bir çocuk için korkunç isteklerin başlangıcıydı.
☆ 12 Yıl Önce ☆
_ Bir,iki,üç ....
Küçük Bianca'nın duyduğu sayılarla göğsü hızla inip kalktı.Adımları hızlandı daha sonra.Saklanacağı yeri bulmak için etrafında bir iki kez dönmek zorunda kalmıştı.Kasabanın meydanındaki kuyu dikkatini çekerken, boyunu aşan taşdan duvarı onun saklanmak için bulduğu en iyi yer olabilirdi.Gözlerine yerleşen parıltılar birazdan yapacağı haylazlığı gün yüzüne çıkarmıştı.
_ Yedi " diye sesini birazda olsa yükselten arkadaşını duyduğunda hızla öne atıldı.Çıplak ayaklarına batan minicik taşları umursamazken, gitmek istediği yere doğru ilerledi.Bir insan boyuna göre alçak olan taş duvar, Bianca'nın bir karış yukarısında kalıyordu.
Arkasına geçip saklandığında hızlı yürüdüğü için inip kalkan göğsüne bastırdı parmaklarını.Başındaki pelerini geriye doğru savrulmuş ve annesinin koyun yününden ördüğü şapkası ortaya çıkmıştı._ Hey Bianca ! Madam Agnes seni çağırıyor.Nereye saklandın ?
Bianca duyduğu cümleyle biraz daha aşağı doğru eğildi. " Seni yalancı " dedi sonra içinden.Bu numaraya her defasında kanıyor olsa da bugün kazanmaya oldukça istekli görünüyordu.Çünkü annesinin endişelendiğindeki huysuzluğu atları Jack'in bile onun yanında uslu bir köpekcik olmasını sağlardı.
_ Şaka yapmıyorum Bianca.Şimdi gelmezsen annen korkarım ki seni almaya bizzat kendisi gelecektir.
Bianca olduğu yerde huzursuzca kıpırdandı.Yenilgiyi kabullenemeyen tarafı onu olduğu yere sabitlerken, kendisinden uzaklaşan adım seslerini dinledi.Aradığı fırsat ayağına gelmiş gibi görünüyordu.Birkaç dakika kadar daha kıpırdamadan orada beklerken, başını hafifçe uzatmış ve etrafına göz gezdirmişti.Bugün şanslı gününde olmalıydı, çünkü şuanda meydanda ondan başka kimse yoktu.
Heyecanla atan küçük kalbi birazdan kazanacağı zaferin hayalini kurmaya başlamıştı bile.Zamanının geldiğine inandığında ellerini toprak zemine bastırırak ayağa kalktı.İlerideki tahta kapının üzerindeki zili çalabilirse bu seferki oyunu da Bianca kazanmış olacaktı.
Hızlı olması gerektiğine inanarak birkaç adım attı.Sonraki adımı sekteye uğradığında yüzüne değen birkaç tutam saçı duraklamasına sebep olmuştu.Korkuyla büyüdü ilk önce gözleri.Ellerinin titremesi dışardan bile belli oluyordu artık.Beline kadar uzanan bembeyaz saçları, esmeye başlayan rüzgarda hafifçe geriye doğru savrulduğunda bir ses duydu Bianca.
Gözleri korkuyla yaşarırken parmakları hızla pelerinini bulmuş ve olabildiğince lanetini gizlemeye çalışmıştı.Ayağa kalkmak için acele ederken duvardaki çıkıntıya takılı kalan şapkası hala oradaki yerini koruyordu.Duyduğu adım sesi tekrar kulaklarına dolduğunda gözlerini kapattı.Belki haylaz bir kediydi bu sesi çıkaran ya da sersem arkadaşı onu aramak için geri dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLAYAN AĞAÇ
Fantasía_ Kimsin sen ? Sesindeki meydan okumanın aksine içi titriyordu.Ama bunu karşı tarafa belli etmek eğer bir şansı varsa da hepsini yok ederdi.Eli eteğinin altına giderken , bacağına sabitlediği bıçağını kavrayarak gizlemeye devam etti. _ Asıl benim o...