Duyduğu sözler karşısında sinirlenebilirdi ya da herzaman yaptığı gibi ondan kurtulmanın bir yolunu bulabilir.Ama Bianca'nın farkında olduğu belki de tek şey yıllardır tanıdığı adamın artık karşısında olmayışıydı.İkisi de birbirlerine bakarken gördüğü yüz şimdi çıkık siyah damarlarla kaplanmış, göz bebekleri sanki acı çekiyor gibi kırmızılığa bulanmıştı.Etrafını kaplayan mor renkte takılı kaldı sonra bakışları.Burnuna dolan koku gözlerinin dehşetle açılmasına sebep oldu.Albert'ın parmak uçlarından yayılan bu şey bir tür karışımı andırıyordu.İnsanın bedenini kısa süreli felç edebilecek bitki özleri şimdi etrafını yayılıyor ve az önce oynatabildiği ayaklarını hissedemiyordu artık.
_ Benden ne istiyorsun ? " diye çaresizce sordu Bianca.En azından yaptıkları bu düşmanlığın bir nedeni olmalıydı.Ormandaki o yaratık ve şimdi de Albert.Bunların hiçbiri tesadüf değildi.Sorusunun ardından duyduğu kahkahanın aksine, öfkeli yüzünde en ufak bir yumuşama olmayan Albert konuşmaya başladı.
_ Seni hemen burada öldürmeyi herşeyden fazla arzuluyorum Bianca. " bununla beraber suratında korkunç bir gülüş oluşurken pencerenin dışarısındaki ormana bakarak devam etti. " Şimdi zavallı bir şekilde katili arıyordur.Sense şuan onun koruyamayacağı kadar avuçlarımın içindesin. "
_ Tuzaktı '' dedi sayıklar gibi. " Sen yaptın.Ama nasıl ?
_ Sen bir zayıflıksın Bianca.Onun en büyük zayıflığı, ormanından çıkıp bana gelmesini sağlayabilecek tek kişi olan sensin.
_ Olamaz.Yalan söylüyorsun. " dedi Bianca duyduklarına inanamayarak."Kimsin Albert ? Böyle bir güce nasıl sahip olabiliyorsun ? " diye öfkeyle bağırdı daha sonra.
Etrafında dönen bu bulmacaya artık katlanamıyordu.Onun bu durumdan kurtulması imkânsızdı ve bedeninin yarısından fazlasını ise hissedemiyor, zehir her saniye vücuduna daha fazla yayılıyordu.Çok fazla bu karışıma maruz kalırsa şansı varsa ölebilirdi, ya da hayatı boyunca bedenini hissedemeyecek kadar kötü bir halde kalabilir.
Albert'ın hızla üzerine doğru gelen adımlarını gördü sonra.Parmaklarıyla boğazını sardığında bedenini arkasındaki kapıya sertçe vurdu.Hiçbirşey hissetmiyordu yapılan bu şiddetin aksine.Sadece uygulanan baskıyla aldığı nefesler sekteye uğramış ve konuşmak için aralamak istediği dudakları sanki birbirine yapışmış gibi açılmıyordu.Gözleri bir boşluğa bakar gibi hissiz kaldığında kulağına dolan ses bütün odada yankılandı.
_ Senin ne haddine " diye bağıran adam parmaklarını çekip Bianca'yı yere doğru savurduğunda hala konuşmasını sürdürdü." Benim gücümü ağzına almaya nasıl cüret edersin. " Buna benzer birkaç cümle daha kurdu Albert.Bağırmaya devam etti kısa bir süre.Sanki kendine gelmiş gibi olduğu yerde duraksadı sonra.Başını çevirip Bianca'ya baktığında artık tamamen zehirin etkisinde olan kızı seyretti.
_ Sen sadece basit bir piyonsun Bianca.Efendine hizmet etmesi gereken ucuz insanlardan sadece birisin.Şimdi yapman gerekeni yap ve onu bana getir.Oyunum daha yeni başlıyor.
Bianca korkuyla titremeye başlarken bedeninin
havalandığı hissetti.Saçları tahta zemine değiyor ve hemen önünde duran Albert ilerledikçe o da onunla birlikte ilerlemeye devam ediyordu.İkisi merdivenleri aşıp şatonun dışına ulaştıkları süre boyunca Bianca etrafta hiç kimseyi göremedi.Bununla birlikte tüm umutları da yok olurken, yavaşlayan Albert'ı izledi.Onun yanına ulaştığında bedeni doğrulmuş ve ayakları yerdeki taşların üzerinde yerini almıştı.Ama hala hissizdi Bianca.Hala ayakta dahi duramayacak kadar tüm hakimiyetini kaybetmişti.Arkasından esen rüzgarı hissetti sonra ve bununla birlikte bir adım ileriye doğru attı ayağı.Ardından ikinci bir adım.Dışarıdan bakıldığında normal duran yürüyüşü bunun aksine şuan onu kukla gibi oynatan adamın ellerindeydi.Kolları da adımlarına uygun bir şekilde hareketlenirken, karşısındaki kalabalığı gördü.Kasaba da kurulan tezgahlar meyve sebzelerle donatılırken, birkaçı ise renk renk kumaşlarla kaplanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLAYAN AĞAÇ
Fantasy_ Kimsin sen ? Sesindeki meydan okumanın aksine içi titriyordu.Ama bunu karşı tarafa belli etmek eğer bir şansı varsa da hepsini yok ederdi.Eli eteğinin altına giderken , bacağına sabitlediği bıçağını kavrayarak gizlemeye devam etti. _ Asıl benim o...