1

3.7K 232 37
                                    

''Anne çok heyecanlıyım!'' Dedi Jimin bilmem kaçıncı kez. Annesi ise oğlunun bu hallerine tanıklık edebildiği için Tanrı'ya şükürlerini sundu.

''Sakin ol bir tanem, her şeyi eline yüzüne bulaştırmak istemezsin, değil mi? Hem hazırsan Jungkook'a haber verelim de düğün başlasın.''

''O-olur galiba.''

Deltanın evlenme teklifinin üzerinden bir ay geçmişti. Geçen bu sürede ikili her şeyi planlamış ve aile arasında, küçük bir düğün organize etmişlerdi.

Annesi kapıdan çıkar çıkmaz elini karnına yerleştiren Jimin, bebeğiyle konuşmaya başladı.

''Annecim baban geliyor! Bana kızma, en yakın zamanda söyleyeceğim ona.''

Kapı açılınca, hızla elini karnından çekti ve nefesini tuttu. Müstakbel eşini siyah takımlar içinde görmeye hazırdı.

Ya da değildi. 

Odaya giren bedenle dibinin düştüğünü hissetti vita. Jungkook'u hep gündelik kıyafetler içerisinde görmüştü ve takım elbise giyen Jungkook...Afet gibiydi. Ölümüne sebep olabilecek bir afet.

''Tanrım...''Diye mırıldandı onu hiç çekinmeden süzmeye devam ederken. Beyni işlevini yitirmiş gibiydi.

Jungkook için de durumlar pek farklı değildi. Aşık olduğu adamı cesur bir beyaz takım elbise içerisinde görmek kalbine hiç iyi gelmemişti.

Üstelik Jimin'i makyaj yapmıştı! Gereğinden fazla güzel görünüyordu. Vitayı kimseye göstermek istemiyordu.

''Bebeğim düğünden vaz mı geçsek?''

''Ben de aynı şeyi düşünüyorum.''

İki kıskanç ve aşık beden...

Delta daha fazla vakit kaybetmeden hızla Jimin'in yanına ilerledi ve ona sıkı sıkı sarıldı. Vita da o sırada rüyada olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.

Kesinlikle Jungkook'la evlendiğine dair rüyalar görmüyordu. Hem de hiç!

Bir süre daha sarıldıktan sonra ayrıldılar fakat vücutları hala bir aradaydı. Jimin, eliyle sevgilisinin gömlek uçlarını kavradı ve mızmız bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

''Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydın aşkım? Seni gören herkesin dibi düşecek şimdi.''

''Asıl sen kendinin farkında değilsin. O kadar güzel olmuşsun ki...Güzelliğini tanımlayabilecek, yeterli bir kelime bulamıyorum. Evrenin büyüklüğü az kalır güzelliğinin yanında.''

''Tanrım...''

Jimin utandığı için odaya tatlı tatlı feromonlar salgılarken, sevgilisi içgüdüsel olarak kokularını mühürledi.

''Artık gitmemiz gerekiyor. İnsanlar birkaç saattir bizi bekliyor.''

''Haklısın güzelim, hadi gidelim.''

El ele tutuşup, aşkla baktılar birbirlerine. Ardından odadan çıkıp düğünün olacağı kısma ilerlediler.

Güzel anlar onları bekliyordu.

...

Düğün sona erdiğinde, ikili önceden yer ayırttırdıkları otele gitmek adına arabaya bineceklerdi.

Tabii kızlarından ayrılabilirlerse.

''Annecim büyük anne ve büyük babanı çok üzme olur mu? Biz babanla 3 gün sonra geleceğiz.''

Onların gideceğini anlayan Micha durmadan ağlıyor, biricik ailesinden ayrılmak istemiyordu.

''Jungkook gitmesek mi?''

I Miss U 2|Jikook|✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin